Sophie Scholl
22 yaşında,gerektiği zaman bir insanın,gençlik
düşlerini,hayallerini yok sayacağı çağda,
giyotine gönderildi.
Niçin? Führer'in saf ırk kandırmacasına
inanmayın eylem yaptığı,halkını
uyanmaya çağırdığı için...
Sophie Scholl
İnsanlık onuru,itibarı;bir genç kazın zamansızlığa
adanmış en hakiki baş eserden daha başeser
duruşuyla onurlandırılmıştır.
EMRET FÜHRERİM
-----------------
İnsanın insanlığa
olan borç ödemesi midir savaşlar? Yoksa ileriye, değişime ve daha barışçıl
zamana geçebilme kanlı pasaportları mı?
Her devrin kendi
ölümleri vardır. Ülkesi, onuru, çocukları, halkı için ölümü anlarım! Şanlıdır…
Karşı çıkılmaz bir saygınlığı, onuru hak eder; tüm uluslar, anlayışlar için…
20.yüzyılın
neredeyse ikinci yarısının sonlarına doğru;1933’te başlayıp 1945’te biten
savaş; 50 milyon insanın; neredeyse ülkemizin yarısı, öldüğü, öldürüldüğü büyük
çılgınlık…
Adolf Hitler;
subaylarının neredeyse taptığı; Emret Führerim, diyerek son kurşunları kendi
kafalarına sıkacak kadar, inanmışlık içinde; bütün ölümleri, perişanlıklarını
arkalarında bıraktılar. Tıpkı; 6 milyon Yahudi’nin; kamplarda öldürülmesi; o
büyük cinayetin işlenişi gibi…
Führere inanmışların
savaş biterken bile ona sımsıkı sarılmalarının bir tek amacı var; hikâyede
anlatıldığı gibi; perde kapanırken bile Führelerinin sahnede kalışı; kalması…
Ya acılar? Ölümler; sığındıkları ölüm çukuru; en sonunda çocuklarını bile
zehirleyerek ölüme, buruk bir öfke içinde giden insan ve insancıklar…
Emret Paşam;
hukuksal, akılsal ve vicdansal bütünlük içindeyse; tadına doyum olmaz… Ya, bu
yoldan sapmışsa emir… Führer saf ırkından başka bir ırk tanımıyorsa; deliliği,
büyük bir zekâ gibi satmışsa; sağduyu, farklı düşünce; işte o büyük ses;
demokrasinin de önü kesildiyse; korkunç bir öykü, kendi milletine bile şu
sözleri dedirtecek hale gelir;
“ Zayıfa merhamet
göstermek, sonsuz bir günahtır… Bu kaderi kendileri yarattılar…”
Adolf Hitler, kendini ölüme terk etmeden önce, halkı için
işte böyle söylemişti; onlar inandı ve bana destek oldular; aslında kaderlerine
destek olmuşlardı… Dünya tarihine geçecek, lanetli bir kader…
Führer’in inanmış
komutanları da onun gibi düşünüyordu; yani halkı için;” Onlara acımıyorum.
Bize, yetkiyi onlar verdi!”
Yetki, yeni
oylarımız, düşüncelerimiz, sağduyumuz; bu yüzden önemli; ülkemiz, milletimiz,
kendi canımız ve cananlarımız ve temsil ettiğimiz dünya için… Nasyonal
Sosyalizm fikrinin, ölümcül kaderi;50 milyon can… Sadece II. Dünya Savaşına ait
sayılar; ne kadar ürkünç olduğu halde; biz yaşayanlara ne kadar çok uzak bir
film gibi…
Oysa çok genç bir
yaşta Adolf Hitler’in sekreterliğini yapan Traudl Junge isimli Alman kadın; tüm
zamanlara ait, sözcüklerini insanlık imbiğinin en kanlı zamanından başlayarak
2002 yılında imbik sağılışında gün yüzüne armağan etmiştir;
“Ölen 6 milyon Yahudi veya başka muhalif olan insanlar… Beni
derinden sarsmıştı. Ama henüz kendi geçmişimle hesaplaşmış değilim. Bunda
kişisel bir hatam olmadığına kendimi teselli ediyordum. Ve meselenin boyutunu
tam olarak kavrayamamıştım.
Bir gün Sophie
Scholl anıtının önünden geçerken; genç yaşında idam edildiğini gördüm. Benim,
Hitlere katıldığım yıl, aynı yaşta ve Hitlere karşı çıktığı için… O zaman
anladım ki, yaşımın genç olması mazeret değildir. O yaşta da doğruları
bulabilirdim…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder