Sayfalar

29 Eylül 2016 Perşembe

ORGANLARIMI BAĞIŞLAMALIYIM!



Ebedi Dönüşüm;toprak,su derken;şimdi de irade,bilinç...



ORGANLARIMI BAĞIŞLAMALIYIM
-------------------------


  Nice zamandan beri düşünüyorum; hatta düşlüyorum. İkilem arasında kalıyorum; organlarımı bağışlamak mı, yoksa tıp fakültelerinde kadavra olarak kullanılmak mı?

 Bu ikilem, tam da yerine oturmamış durumda. Çünkü halen korkuyorum… Sanki diri diri organa ihtiyaç duyulan bu diyarda; bilmem kaç milyonun ettiği bir organın ihtiyacı duyulduğunda; sen misin organını bağışlayan; gel bakalım, böbreğinin birisini alacağız; dediklerini duyumsuyor gibi paranoyalar geliştiriyorum.

 Hâlbuki böyle değil! Olsaydı, çoktan suyu çıkardı bu işin… Çok önemli bir karar! Hep gelecek, hep ebediyet deriz ya; alın size; gelecek için güzel bir iş; miras bırakmak… Sizden sonra, böbreğinizin, gözünüzün, karaciğerinizin yaşayacak oluşu; ebediyeti simgelemiyor mu?

  İlim insanları, bürokratlar da gelen tepkileri iyi algılamış olacaklar ki; bu konuda insanı tatmin eden açıklamalar, güvenceler; Organ Bağışının ne olduğunu anlatan broşürler bastırmışlar.

 Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesini gittiğimde gözüme çarptı. Alıp, günlerdir masamda tutuyorum. Sık sık okuyorum. Organ bağışı nedir? Ne zaman bağışlayabilirim? Bağışladığım organlar adaletli bir şekilde ihtiyacı olanlara nakledilir mi? Gibi sorulara cevap…

 Aslında, toprak; toz olacak organlardan söz ediyoruz. Bizler ölünce, birkaç ay içerisinde izleri bile kalmayacak; biz yaşarken, en üstün görkemi, gururu, çalımı, alçakgönüllülüğü taşıyan, gösteren organlarımızın; ölümle birlikte dönüşüme girdiğini hepimiz biliyoruz.

 İmamlara, öğretmenlere ve toplumun içinde kendini faydaya, iyiye, üretkenliğe adamış herkesin görevidir bu konuyu anlatmak. Hatta ülkemize; hatta dünyaya bir borcumuz…

 Sözün özü sayın okuyucu ben halen organlarımı bağışlamadım.  Bağışlama inancım hiç yok olmadı. İkilemi nihaiyi karara dönüştürmeliyim. Elbet ben ölçü değilim. Belki de bir yazarın okuyucuyu kandırma oyunu içinde, sizi organ bağışlamaya ikna etmeye çalışıyorum; bir siyasetçi gibi…

 Yüce ölüm ve ebedi uyku… Çürüyen organların hiçbir yararı yok. İnsan kutsallığını taşıyan anı, hatıralar, bizi anımsatacak mezarımızın soylu kemikleri; bizi anmaya gelenler için yeterli bir maneviyat…

 Düşünün! Bu konuda ciddi ciddi düşünün! İyi bir şey; bütün çelişkilerin ortasında, insanlık çığlık çığlığa giderken dahi, bir sürü ilim insanı didinip duruyor; yaşarken organlarını deney odacıklarında tüketiyorlar. Bizler, tükenen organlarını mızı bağışlamışsınız çok mu?

Güven Serin



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder