TEKİRDAĞ
HALK
OYUNLARI İÇİMİZİ ISITTI
Soğuktan donanlar,
zıngır zıngır titreyenler iyi bilir sıcak bir mekânın kıymetini. Hatta kuytu
bir köşenin aziz ev sahipliğini… Ama asıl önemlisi, sımsıcak bir insan
kıymetini…
Ülkem; ülkemiz tam
da böyle bir zamanda; kuzey rüzgârının, tipinin, fırtınanın dondurucu soğuğuna
yakalanmış gibi titriyor. Siyasi yanlışlıkların; bin yıllık deneyimlerden sonra
bile deneyimsizliklerin kurbanı olmuş güzel; şanlı ülkem…
Titremeler ardından
gelen bir sıcak esinti; ana kucağı, komşu seslenişi gibi bir şey; şehrimizde
yapılan; Halk Oyunları Federasyonu ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi
işbirliğiyle büyük bir şölen gerçekleştirildi.
İlk akşam dokuz
şehrin; kulübün temsilcisi olan halk oyuncuları, ikinci akşam ise on
şehrin-kulübün temsilcisi olan renk, desen, ritm, figür şöleni yaşandı.
Hiç şüphesiz
Tekirdağ’da yeni bir şeyler oluyor! Mevlana’nın dediği gibi ; “ Dün dünde
kaldı; şimdi yeni bir şeyler söyleme zamanı.” Elbette yeni bir şeyler ama
eskiyi öldürmeden! Yeni nesle; geçmişin ırmakları, vadileri, dağları ve insan
kokularıyla beslenen halk oyunlarını; yeniye; yani bugüne,21. yüzyıla taşıyıp,
eski dediğimiz şeylerin; büyüklüğü karşısında ellerimiz acıyana kadar
alkışlamamak mümkün değil…
Tekirdağ Amfi tiyatrosunda
gerçekleştirilen halk oyunları gösterisi iki etap olarak sunuldu. İlk akşam,
düzenlemeli gösterilere dokuz ekip katıldı. Seyircinin halk oyunlarına olan
açlığı, susamışlığı görülmeye değerdi!
Yabancı hayranlığı
kendini inkâr aşamasına gelirse; insanın en büyük düşmanı da kendisi oluyor…
Hiçbir millet, kendini, kendi özünü sevmeyen birisini kendi bağrına gönülden
basmaz…
Biz yine ilk akşama
gelelim; o büyük şölenin ilk akşamına… Çocukların giydikleri folklorik giysiler,
kulağa zamanlar ötesinden gelen müziğin ritmi, insan bedeninin birbirine
sokulmasıyla ortaya çıkan o eserimsi sıcaklık-zanaat; aynı zamanda sanatsal bir
heyecana dönüştü.
Dokuz ekip yarıştı
yarışmasına ama hepsi birbirinden değerli. Tekirdağ Çorlu temsilimiz kendi
yöresinin oyunlarını tercih etmemesi hayal kırıklığı oldu. Folklorun kendinden
de olanı seyrettirmek, tanıtmak, anlatmak olduğunu hatırlatmak isterim.
İlk akşamın; yani ilk
etabın 1. Artvin, 2. Muğla, 3. Ankara oldu. İlk akşamın gönül birincisi ise
Adana folklor ekibi oldu. Renkleri, gözlere gönülden düşen folklor ışığı,
sevgisi; kendi geçmişini, müziğin, melodi ve figürlerin yardımıyla anlatma
aşkı; bu gösteri ve gösterilerde sahnelendi…
İkinci akşam, ikinci
etabın halk oyunları gösterileri hiçbir heyecan kaybetmeden, bu sefer
düzenlemesiz dalda sergilendi. Davulu, zurnası, klarneti, sazı; müzisyenlerin
de halk giysileri, folklorik örtü ve figürlerin inancıyla ortaya çıkıp, tere
ter katan, heyecana heyecan, ritme ritim katan halk oyunları gösterileri; bir
olmanın, birlikte el ele verip, kendi değerlerinin, farklılığının da saygın,
erdemli bir kabul ediş, benimseyiş olabileceğinin yüce gösterileri…
Geleneksel
düzenlemeli dalda ki iyinin de en iyileri 1. Diyarbakır Gençlik Merkezi Spor
Kulübü, 2. Erzurum Palandöken Spor Kulübü, 3. Tekirdağ Halk Eğitim Merkezi
Gençlik Spor Kulübü oldu.
Folklor; bütün
sloganlardan daha değerli bir çağrı yapıyor; sevginin, bir arada olmanın, adil
olup adaletli davranmanın; siyan, beyaz, sarı veya doğulu, batılı, güneyli,
kuzeyli olmanın farklı güzelliklerinin, doyumsuz öykülerin insana; insanlığa;
ama ilk önce kendimize; kendi ülkemize, zehri öldürecek bir panzehir olduğunu
haykırıp durdu.
Aynı haykırışı Halk
Oyunları Federasyon Başkanı Hayrı Gürhan Ozanoğlu, Tekirdağ Büyükşehir Başkanı
Kadir Albayrak da yaptı. Bütün ekipleri, cana can katan bütün emekçileri
gazetem ve felsefem adına KUTLUYORUM…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder