Kamera; Güven -Tekirdağ
ŞAİR KIZ
Oscar Wilde Fransız
edebiyatını değerlendirirken Fransızların kendi edebiyatlarının farkına
vardıkları ve bu sebeplerden dolayı da kendi topraklarından nefret etmeyecek
oluşlarını dile getiriyor.
Aynı zamanda
edebiyatın inceliklerini kavrayan toplumların zihin yapısının keskin ve
kararlı; esnek, hoşgörülü olacağını aktarıyor.
“ Hakikati hakikat
olduğu için seven ve ulaşılmaz olduğunu bildiği halde hakikati sevmekten
vazgeçmeyen o sakin filozof ruhu yaratır.”
Yelken Kulüp çay
bahçesinde, büyük suların hemen yakınında Ömer Beyin yeni demlediği çayı
yudumlarken yanıma gelen genç kız; “ İsminiz Güven mi?” dedi. Evet, ama niçin
sordunuz; dediğimde şu cevabı aldım;
“ Sizin edebiyata
ilginiz olduğunu teyzemden duydum. Ben de şiir yazıyorum. Paylaşmak isterim.”
Mutlu olacağımı
söyledikten sonra kendi el yazısıyla kaleme aldığı; Kırılmış Kalp şiirini
getirdi bana. Altında da Elvin Sunay imzası var. Yani genç şairimizin ismi…
İnsan yaşamına
farklılıkların dokunması kadar güzel, manalı bir şey olmaz. Sıradan bir günün
seyri, her gün aynı tekrarı yaparsa; ne edebiyat, ne de sosyoloji için
yenilenme yaratır. Buna biraz dokunur, farklı iletişimler, anlatımlar yapılırsa,
doğanın mayalanması gibi bir şey başlıyor; yeni bir üretim gibi bir şey…
Elvin Sunay; genç
şairi bana yönlendiren, onu tanımama fırsat veren kişi Emine Hanım… Gelişmeye
sımsıkı tutunmuş, yaşamın ritminin hareketten, dönüşümden beslendiğini anlamış
bir insan.
Elvin’in gözlerinde
şairinin pırıltılılarını görmemek imkânsız… Tıpkı, Behçet Necatigil’in Hilmi
Yavuz’da gördüğü şair gibi… Cemal Süreyya’nın Selim İleri’de gördüğü yazarlık
gibi…
Evlin bana verdiği
şiirinde Kırılmış bir kalbi, özür bekleyen bir ruhu, babaanneye duyulan özlemi
anlatıyor. Yarın bir başka duyguyu ve bir başkasını; sonra, düşleri,
erişilmezliği; belki de sonsuzu algılamayı, anlamayı anlatacak…
Oscar Wilde Fransız
edebiyatına, orada bol olan edebiyatçılara duyduğu özentisini şöyle anlatıyor;
“ Böyle karakterler
İngiltere’de ne kadar az; oysa ne kadar şiddetle ihtiyaç duyuyoruz onlara!
İngiliz zihni her zaman öfkenin egemenliğinde! Milletin aklı ikinci sınıf
politikacıların ya da üçüncü sınıf ilahiyatçıların o sefil ahmakça
çekişmelerinde heba oluyor. “
Ülkemizde ki durum
tam da Oscar Wilde’nin kendi ülkesi için yüzyıllar önceki tespiti gibi değil
midir? Kabalık, argo, şiddet toplumun her yanına sarmışken, tam da bu
zamanlarda, edebiyatın, sporun, sanatın, felsefenin bizi kucaklaması
gerekiyorken; üniversitelerimiz daha çok özerk, özgür ve bileme yönelmesi
düşünülecekken, insan aklı, düşüncesi yokmuşçasına, sıradan ve birbirine
benzeyen insanların ortaya çıkması, gelişen ülkelere katar olmak, gelişen
dünyanın uydusu kalmak anlamına gelmez mi?
Elivin Sunay’ın;
küçük şairin kalemiyle, mısralara, sözcüklere dokunacak-dokunmuş olması ümit verici,
gecenin şafak vaktine gülümseyen bir gün gibi bir şey…
Benim ona nasıl bir
faydam dokunun bilemiyorum! Behçet Necatigil’in Hilmi Yavuz’a dediği gibi; daha
çok şiir oku. Büyük ve önemli şairleri yakından takip et, demekten başka… Bir
de; Cemal Süreyya’yı, Orhan Veli’yi, Ahmet Muhip Dıranas’ı, Can Yücel’i,
Nazım’ı, onlar gibi daha onlarcasını, yaşayan veya yaşamdan ayrılmış daha
nicesini, dünya edebiyatını;
Goethe’yi, Lorca’yı, Charles Baudeleire’yi, Shakespeare,
Maria Rilke ve Rimbaud’u demekten başka ne gelir elden; edebiyat, tıpkı evrenin
bir parçası gibi; durmadan derinlere doğru genişliyor; ona bakan teleskop ne
kadar gelişirse gelişsin, gözlerimiz ne kadar keskin olursa olsun; her daim bir
yetmezlik içinde öğretirken öğreneceğiz…
Son sözü Elvin
Sunay’a bırakıyorum;
Kırılmış bir kalbin tamiri/ Hala sürüyor…
Ey Hayat! / Benimle oynama! / Daha uyduracak bahanen var mı?
/ Senden beklediğim çok şey mi?/ Basit, ufacık bir ÖZÜR istiyorum…
Kabalık, argo, şiddet toplumun her yanını öylesine sarmışken, tıpkı Oscar Wilde’in kendi ülkesi için yüzyıllar öncesinde duyduğu endişeyi bugün bizler de aynı şekilde duymaktayız. Ben özellikle hiç umut edemeyeceğimiz bazı sanatçı ve aydın kesiminden benzer davranışlarla karşılaştığımda daha da çok üzülüyorum. Oysa bu şiddet ve kaba söylemlere aynı şekilde karşılık vererek toplumu düzeltemezsiniz..
YanıtlaSilDiğer yandan ruh beslendikçe gelişir! Hayata engin bir öngörü ile bakan ve dokunduğu hayatlara, sarf ettiği büyük emeklerle değer katan sanatçı, düşünür ve aydınların izini sürmek..bol bol okumak ve sonrasında bilgi birikimleriyle kendine bir yol açmak ve bu inançla (emek, sevgi, sabırla..) edebi çizgide yürümek, en doğru yol olsa gerek. Şair olmak isteyen genç kızımız Elvin'e başarılar diliyorum. Bu anlamlı yazı için teşekkürler Sevgili Güven. Usta kalemin hep var olsun.Esenlikle..
YanıtlaSilTeşekkür ederim Esin;her daim edebi düşüncenin,sanatsal üretimin içinde kalmış olmana;saygı ve minnetle...