Kamera; Güven Pera Müzesi
HUZUR İÇİNDE ÖLMEK
Hemen hemen bütün
canlıların peşinden koştuğu şeydir huzur. Hele insan denen canlının huzur adına
yapmadığı yoktur.
Kimisi sazdan bir
kulübede bulduğunu söyler; kimisi bir yalı, bir köşkte. Bilim insanlarıysa
dünyevi zamanın ötesine geçme peşinde ararlar huzuru. Tıpkı gerçek manada
sanatçıların aradığı gibi…
İnsan denen canlının
tamamı ve dünyada kullandığımız bütün madenler, mineraller yıldız tozlarından
olduğu biliniyor. Kısacası, uzayın bir parçası olarak hiç durmadan güneşin etrafında
dönen muazzam bir yolun yolculuğunu yapıyoruz. Belki de bu büyük boşluğa
aitliğimizin genetik şifreleridir bizi her daim o arayışın hiç bitmeyen merakı
peşinde koşturan şey…
Günlük hayatta
hepimizin yaptığı şeyi bir bayan okuyucu çok beğendiği şair, yazar Herman
Hesse’ye yapar. Günümüzden 66 yıl önce 1949 yılında ona bir mektup yollar.
Över, şairi göklere çıkartır. Övgünün sığ oluşu, köklere sahip olmayışı “aydın”
insanı rahatsız eder.
Herman Hesse de
rahatsız olmuş. Ama asıl tepkisi, bayan hayranının Hesse’yi överken onun dostu
olan Thomas Mann’a hakaret dolu laflar yazmış olması. Mann’ı nefretini büyük
bir rahatlıkla kusan, haykıran Bayan Fr, Hesse’ye övgüler yağdırarak insanın
yetersiz, oturmamış karakterinin de ibretsel gerçeğini su yüzüne çıkartıyor.
Bayan Fr, bununla da
yetinmeyin Herman Hesse’yi ziyaret etmek istediğini söylüyor. Tam da burada
eğitim, öğretim alanında kullanılacak çok önemli bir yazışma; akademik ve
insani bir ders çıkıyor ortaya.
Hesse bu mektubu
aldığı zaman 72 yaşındadır. Çok şey görmüş, okumuş, dinlemiş ve bizzat pratik
yaşamın içinde dolaşmış; doğanın koynunda uyuyacak, tabiatın kollarıyla
sarmalanacak kadar ileri gitmiştir.
Sosyolojik alanda
akademik bir bilgi, görgü niteliği taşıyan bu cevabı Hesse’nin ağzından
veriyorum. Veriyorum ki, yaşamın daha başında veya ortasında olan insanların
yaşam denen büyük şölenin, paha biçilmez kıymetin bir parça farkına varması
veya varmadığını fark etmesi yıldız tozlarından dünyamıza yaşam akması gibi,
benim ruhuma, bedenime de ayrı bir yaşam öğretisi serpelesin diye…
Hesse tüm zamanlara
seslenir Bayan Fr’ye mektubunda verdiği cevap olarak;
“ Beni ziyaret etme
arzunuz var. Bu ziyareti gerçekleştirmek istediğiniz takdirde, evimin kapısında
üzerinde aşağıdaki metin yazılı bir pusula bulacaksınız;
Meng Hsia’nın Sözleri (eski Çince)
Bir insan
yaşlandıktan ve kendine düşenleri yaptıktan sonra yapacağı bir şey daha kalıyor
ki, o da huzur içinde ölümle dostluk kurmaktır. Onun artık insanlara ihtiyacı
yoktur. Çünkü onları tanıyor ve yeterince de görmüştür. Onun ihtiyaç duyduğu
tek şey huzurdur. Böyle birini ziyaret etmek, ona hitap etmek, onu gevezelik
ederek rahatsız etmek yakışık almaz. Onun evinin kapısından hiç kimsenin ikametgâhı
değilmiş gibi geçmek daha yakışık alır.
Bu sözleri okuduktan sonra nasıl
davranacağınızı bilmiyorum. Diyelim ki olağanüstü ince ruhlu bir insansınız, bu
takdirde bu Çin sözlerinin ne bir latife olduklarını ne de ebedi kültürünüze
hitap ettiklerini fark edeceksiniz; onları doğru olarak anlayacaksınız. Tabii
ki, sadece yakarışlı bir rica olarak değil, aynı zamanda bir ziyaretçi
kitlesinin kabalıklarına ve saçmalıklarına karşı bir ikaz olarak da.
Bütün bunlardan
sonra ziyaretinizden vazgeçmeme sonucunu çıkaracaksınız. Böylece zile
basacaksınız. Evde isem, hizmetçi kız tarafından oturma salonuna
götürüleceksiniz. Sonra karşılıklı oturacağız ve ikimiz de başlarımız önümüze
eğip mahcup bir şekilde yere bakacağız. İşte o zaman boşboğazlık ve
boşboğazlıkları dinlemek hakkındaki sözleri ne kadar ciddiye aldığımı hemen
anlayacaksınız. Öyle inanıyorum ki, ne sizin için ne de benim için arzu edilen
durum olmaz…
Sevgili Güven, İnsan kendi dar sınırlarından çıkıp daha zengin bir yaşam deneyimine ulaştıkça bakış açısı nasıl da değişiyor. Mektubun içeriği, tam bir bilgelik öğretisi ve görgüsü ile dolu. Hem kendi içsel varlığını tanımlıyor hemde karşı insana seçim hakkı veriyor..
YanıtlaSilOlcay
YanıtlaSilTeşekkür ederim...