YAŞAMA SEVİNCİ-Henri Matisse
VOLEYBOLCU KIZLAR
Yer Tekirdağ Anadolu
Lisesi. Yaşları 11–12 arası çocukların katıldığı voleybol çalışması… Anadolu
Lisesinin ahşap zeminli spor salonu on öğrenci ve bir çalıştırıcı; zemine
vuran, çarpan top sesleri…
Çocuklarıyla
birlikte gelen ebeveynler çocuklardan daha heyecanlı; çünkü çocukları adına
yeni bir şey öğrenme, onun için yol alma, onların geleceğine bir katkı, bir
miras bırakma içgüdüsü ve aklıyla oturdukları yerlerden ışıldayan gözlerle
bakıyorlar; kıpır kıpır…
Pablo Picasso Avignonlu Kızlar resmini 806 denemeden sonra
gerçekleştirmiş. Pablo Picasso’nun
Avignonlu Kızlarına, Paul Cezanne’nin Yıkanan Kızlarına esin kaynağı olan diğer
sanatçı Henri Matisse’dir. Onun tuvaline taşıdığı eseri ise Yaşama Sevincini
anlatıyordu.
Tekirdağ Anadolu
Lisesi spor salonunda voleybolu öğrenmeye adanmış çocuklar arasında 7 kız
çocuğu 3 erkek çocuğu bulunuyor. Kızların erkek çocuklarından oldukça hevesli
göründüğüne tanıklık ettim. Erkek çocuklar ilk fırsatta topa ayakla vurmaya
çalışırken; futbola duydukları özlemi, aşinalığı da anlatıyorlar.
Pabla Picasso’nun
Avgnonlu Kızlar resmi dünya çapında bir yere sahip olurken; sanatın ve
sanatçının diğer sanatçılardan etkisini, esin almasını da vurgulamak isterim.
Spor salonunun ahşap zemininde topa vurmaya çalışan voleybolcu kızlar da
Türkiye Bayan Milli Voleybol Takımından esin aldığı mümkündür.
Son on yılda gelen
başarılar, yazılı basın ve televizyon ve internetin anında duyurularıyla
özellikle bayanlar arasında bir başka özgürlük; spor öne çıkıyor. 11–12 yaş
aralığındaki kızlar henüz voleybol kurallarını ve oynamasını bilmese de ilgi
duydukları sporcu duruşunu; giydikleri tişört, şort ve dizliklerle göstermeye,
bu işin ehli olma coşkusu içinde, bir an önce salonları inleten alkış, yakarış
ve sevinç, hüzün dünyasına katılmak istiyorlar.
Nasıl ki Paul
Cezanne , Yıkanan Kadınlarında, Pablo Picasso Avingonlu Kızlarında Henri
Matisse’nin Yaşama Sevinci eserinden etkilenip kendi eserlerine, aylar ve
yıllarca sabır, başarma-başarı içgüdüsü, sezgileriyle dokunduysalar; bende
kapısı zorla kapanan, ilgiden ve bakımdan yoksun spor salonunda voleybolcu
kızları izlerken, kendi fırçam ile tuvale; yani kağıda dokunuyorum;
Salonda bulunan 10
çocuktan sadece 3 erkek çocuk… Voleybol oyun isteğinden daha fazla futbol
merakı henüz sona ermemiş. Ermek zorunda da değil… Belki de anne babalarının
daha az riskli diye onları merak ve ısrarla getirmiş olmalarının topa
dokunuşlarını yapıyorlar.
Kız çocukları oldukça
meraklı. Onların ortak yanlarından birisi; spor-sporcu merakı içinde seyirciyle
dolu salona dokunacak, ses getirecek top ile zemin arasındaki ilişkide belki de
yaşam ile aralarındaki sesleri de anlatacaklar. Cumhuriyetin, Mustafa Kemal’in
Türkiye’sinde kadının erkek kadar sahalara, salonlara, pistlere, minderlere,
sahneye çıkıp insana layık, çalışmanın erdemine tutunan başarılarına ve insan
koşularına adanmışlığı anlatacaklar.
Kız çocukların acemi
vuruşları, özen, dikkat ve coşku doluluğundaydı. Nasıl ki zamanımızdan 100 yıl
önce Matisse, Picasso, Cezanne, kendi gezgin, hür dünyalarında tuvale dokunmayı
sanat haline, sanatı yaşamları yaptıysalar; salondaki 7 kız çocuğu da voleybol
topuna aynı dokunuşta, aynı inanç içinde salonu inletiyorlar.
Kızların bir başka
ortak yanıysa hepsinin saçları uzun… Onları çalıştıran kızın dahi upuzun…
Tişörtlerinin beyaz ağırlıklı oluşu; belki de içlerinde ki uçsuz bucaksız
sevgiyi, temizliği; insanın öğrendikçe tok ve daha bir insan oluşunun
nezaketini anlatıyor… Beyaz tişörtlerden sonra ikinci renk ise kırmızı…
Kırmızı beyaz ve uzun
saçlarıyla; okulların, öğretmenlerin ve 21. yüzyılın çok hızlı değişen
meslekleri, yaşam koşulları, değişmeyecek bir şeyin haberini veriyor; çocuk,
çocuklarla eğleniyor. İnsan insana muhtaç… Siteleri ne kadar lüks yaparsanız
yapın, içine insanın insan haline dokunacak çağrılar, seçenekler yapmazsak; bir
arkadaşımın dediği gibi;
“ Lüks bir sitede
yaşıyorum ama kimse kimseyi tanımıyor. O koca bahçede gördüğüm tek şey;
çocuklar; oyun oynayan, bisiklet süren çocuklar…
Şimdi, çocuklarımıza
tutunmanın tam zamanı; onlara öncü olup, odanın, bilgisayarın, televizyonun
dışına; spora getirmenin tam zamanı; özellikle kız çocuklarını. Onlar,
Avignonlu Kızlar, Yıkanan Kızlar ve Yaşam Sevinci eserlerine ne kadar büyük bir
sanatla yakışmışsa, voleybola, dansa, tiyatroya, sinemaya, atletizme,
basketbola da bir o kadar yakışıyor; onlar çok önemli; erkeklerin kaderini
etkileyecek kadar önemli…
Geleceğimiz çocuklarımız ve çocukların geleceği de onlara yön veren öğretmenlerin, ebeveynlerin yol haritalarında gizli!. Kadın 'çekirdek aile'den itibaren, toplumları ileri seviyeye götürmek konusunda önemli bir figür. Güne bu anlamlı yazıyla 'merhaba' demek güzeldi.. Teşekkürler Güven. Sanatın öğretileriyle daha insanca ve ilişkilerde de daha naif dokunuşlarla yola devam.. Esenlikle dolu güzel bir hafta dilerim..
YanıtlaSil
YanıtlaSilÇok önemli Esin;geleceğe bugünden tutunmak,bugünü gelecek ile şenlendirmek;çocukların minik elleriyle,harekete,zanaate, sanata adanmışlıklarıyla daha bir sağlam oluyor...Teşekkür ederim...
Kesinlikle önemli sevgili Güven, insanın ruhunun da, bedeni gibi yıkanmaya,arınmaya ihtiyacı var. Bunun araç ve gereçleri de sanat, spor ve insan..
YanıtlaSilOlcay Kasımoğlu
YanıtlaSilKesinlikle sevgili Olcay;arınmak;hiç bitmeyen sonsuzluk...