SES 1985 SAHNESİ-HALEP PASAJI
BABA VE KIZ Ferhan Şensoy ve Müjgan Ferhan Şensoy
İkisinin de elleri öpülecek;sanata inanmışlık ruhu varsa
bedeninizde...
PERA’DAKİ HAYALET
Pera’daki Hayalet bir
tiyatro oyunu. Yolun yolcusu olmuş Ferhan Şensoy’un kızları Müjgan Ferhan
Şensoy ile kardeşi Neriman Derya Şensoy’un oyunu…
Halep Pasajı Ses
1985 Ortaoyuncular Tiyatro Sahnesi, geçmişe açılan pencere gibi… Ama bu pencere
aynı zamanda bugünün ta kendisi… Halep Pasajı gecenin ve yaz zamanına haykıran
baharın sıcak havasızlığıyla dolu görünürken, sanatın gizemi, büyük kırmızı
perdenin sahne ile seyirci arasındaki büyük uzlaşmacı çağrısıyla ortaya
çıkmıştı.
Derinliği olan
sahnenin, loca ve balkon kısımları, tavanda oluşturulmuş süslemeler ve geçmişe
ait renkler; bugüne ait Pera’daki Hayalet oyununu yazan ve yöneten; Ferhan
Şensoy’un kızı Müjgan Ferhan Şensoy… Kendisi ve kız kardeşi Neriman Derya
Şensoy, Ses 1985 Ortaoyuncular Tiyatrosunun büyük geleceği… Aynı zamanda onlar
bir Y Kuşağı…
Y Kuşağı kimdir?
Popüler Kültür içinde çok hızlı değişen, çok basit yaşadığını sandığımız
gençlik topluluğudur. Aynı zamanda dört işlem yaptıkları idea edilen,
istedikleri olmayınca hayal kırıklığı, depresyon yaşadığını bildiğimiz kültür…
Halep Pasajına, Ses
1985 Ortaoyuncular Sahnesine tüm yorgunluğumu, uykusuzluğumu da yanımda
getirdim. Yanım, sanat, dost, yol ve yoldaş kokuyordu. Tiyatronun yarıdan
fazlası dolmuştu. İlk kez gittiğim Ortaoyuncular Sahnesi uykumu masalımsı bir
sanatsallık içinde ödüllendiriyor; bugünün kapısından düne, önceki güne ve
diğer zamanlara giriyor hissiyle Loca’ya çıktık. Loca’nın ismi Haldun Taner’di.
Bildiğimiz o güzel insan; insana dair, bir başka tiyatro, hikâye yazarı…
Kadıköy’e gidince ismi verilmiş sahnesinin çay salonuna gidip, bir yudum çay
içip, insan kokuları dinlediğim, beklediğim yer…
Pera’daki Hayalet
günümüzün gençliğini anlatıyor. Bu oyunu yazan ve yöneten Müjgan Ferhan Şensoy
da genç bir kız. Bu gençliğin içinde; Pera’da, yani Beyoğlu’nda yaşıyor.
Sahnedeki Pera Cafe’de gençlerin her gün gittikleri çay-kahve salonlarından
birisi.
Bu gençlerimizin
biricik arzusu; ÜNLÜ olmak… Ünlü olmayı kim istemez ki? Her an patlayan
flaşları, sürekli senden söz eden gazetelerin, televizyonların muazzam göz
alıcı, yapay bakışları ünlü olduğunu sanan insanı bir süreliğine oyalar… Bazı
ünlüler bunu çabuk fark eder; bedenlerini titreten ünlü masalını ve masalcıyı
ürkütmeden yaşamın özüne; sadeliğe, insanın girdaba düşmemek için, diğer
insanları ve doğayı daha iyi duyabileceği dingin uğraşa koyulur.
Ünlü olmuşların ünsüz
sonları kimseyi ilgilendirmez. Bunlar kişisel bir tercih, bir kader, hatta ceza
gibi görülüp, ünlü olanın ünsüz sonunun insanlık sunumu, korkunç gösterimi,
yeni ünlü olacakların ibretsel gerçeği değildir. Popüler Kültür, akademik
çalışmalar, bu çalışmaları sanata dönüştüren, yazarlar, şairler, çizerler
tarafından kazandırılan eserlerle ilgilenmeyi kayıp olarak görürler. Bir de ayıp
olmasın diye “ zamanımız yok” derler… İyi mazeret…
İşte bu zamanın bir
oyunu, diğer zamanlara ait tiyatro salonunda sahneleniyor. Sahnenin o büyük
kırmızı perdesi açılmadan önce Ferhan Şensoy’un nükteden tınılarla söylediği
şarkılar ve sahne diyalogları duyuluyor.
Bu sahneye, bu ses;
ne güzel yakışıyor… Yakışma nedir ki? Uyum sağlama… Ritme, ahenge, duyuma,
uzama zarafet ile gösteri yapma…
Oyun başlamadan önce
oyun içine yayılmış Ferhan Şensoy sesleri, uykumu yok sayar göz kapaklarımı tam
olarak aralamasa da beynimdeki o muhteşem yolculuğu, bir süre sonra bu sanat
olayı ve mekândan ruhuma damlayacak olan eşsiz damlaları merak ederek
gülümsüyorum…
Elim elinde sanatın; yüreğim yüreğinde ve hücrelerim
hücrelerinde…
Kırmızı büyük perde,
tarihi öncesi çağların kokusunu duyar gibi oluyoruz. Ferhan Şensoy’un sanatsal,
sanat potası içinde erimiş, kendi tonunu, rengini yaratmış nüktedan sesi son
bir uyarı yapıyor; cep telefonlarını kapatmak üzere. İsteseniz kapatmayın; cep
telefonu çalacak olunursa, çalan cep telefon sahibi yine sanatın zekâsıyla
SUÇLU ilan edilecek… Kesinlikle herkes bu uyarıdan sonra can havliyle cep
telefonlarını kontrol etti.
Ben de öyle; üstelik
doğru dürüst kullanmadığım ikinci telefonu bile saklandığı delikte bulmak için
büyük bir telaş ile arayıp, sessizliğe davet ettim…
Yer Halep Pasajı.
Sahne, Ses 1985 Ortaoyuncular. Pera’daki Hayalet. Yazan ve yöneten Ferhan
Şensoy’un kızı Müjgan Ferhan Şensoy. Aynı zamanda oynayan da… Değerli
sanatçılar, o havasız mekâna oksijen üreten yeşil orman gibi; çok değerli bir
gösteri; ünlü olmanın delisi olmuş toplumun, çıldırtan istekleri, yaşama çok
hızlı dokunuşları; belki bizim yaşamımıza bir ahenk, bir renk, bir duruş ve
fark ediş getirecek…
Gidin ve destek
verin; büyük telaştan, çırpınıştan size kalan vaktiniz varsa…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder