AKILDA KALAN ŞİİRLER
Oliver Sack,
Müzikofili isimli eserinde şu tespiti yapıyor;
“ Zihnimizde oluşan melodiler… Deney imlediğimiz derin
duyguların gizli hayatı hakkında analiste ipuçları verebilir… İçimizden şarkı
söylerken, bilinmeyen bir benin sesi sadece geçici ruh halleri ve dörtlükleri
değil, kimi zaman inkâr edilen, ya da reddedilen bir dileği, bir özlemi ve
kendimize itiraf etmek istemediğimiz bir güdüyü de iletir… Taşıdığı gizli mesaj
ne olursa olsun, bilinçli düşüncelerimize eşlik eden tesadüfü müzik ASLA bir
rastlantı değildir. “
Akılda kalan müzik
tınıları oldukça ilgimi çekti. Bu ilgiyi biçimlendiren beynim “ akılda kalan
şiirler” düşüncesiyle buluşturdu beni. Heyecanlandım. Hemen her insanın aklında
bir sürü şiir dizesi vardır. Koca şiiri hatırlamayız, defalarca okuruz ama
beynin seçtiği, kayıt altına aldığı o sözcükleri ısrarla koruruz.
Düşündükçe, şiir
demetleri de, şairlerin zaman içinde aktığı, edebi dünyaya bıraktıkları
dizeler; bir bir gecenin yüzeyine çıkmaya başladı. Gün ve geceyi anlatan saat,
gecenin derinliklerini işaret ediyordu. Beden yorgundu. Ama beyin hınzır bir
çocuk gibi ne oyun arkadaşlarını, ne oyun oynamayı bırakacağa benzemiyordu.
Akılda kalan şiir
ışıltılarını bir bir yakalayıp, yazıya döktüm. Taslağım, not aldığı kâğıtlar
arttıkça arttı; meğer insan farkında olmadan da olsa deposu, belki de o şiirin
özünü anlatan küçük bilgilerle doluymuş.
Ezber marifeti yüksek
olmayan ben; Cemal Süreyya’nın o küçük dev şiirini neredeyse bir çırpıda kâğıda
döktüm;
Ölüyorum tanrım/ Buda
oldu işte/Her ölüm erken ölümdür/Biliyorum tanrım/ Ama ayrıca, aldığın şu
hayat/ Fena değildir…/ Üstü kalsın…
Ölümünden kısa bir
süre önce, ilahi seslenişini, dünyayı terk ediş törenine çevirmiş Süreyya; bu
şiirle, edebiyatın insana dönük yüzüyle ölümü bile; acının, trajedinin elinden
kurtardığı ortadadır.
Büyük bir sevda
içinde Burgazada’yı bırakmayan, gelecek kuşaklara, bir ada dinlencesi içinde,
bir şaire yakın olmanın da iç huzura katkı yapacağını, delirmemek için sürekli
yazan Said de, akılda kalan şiiriyle, geceme iniverdi;
Sana koşuyorum bir
vapurun içinde/ Ölmemek, delirmemek için/ Yaşamak; bütün adetlerden uzak/
Yaşamak…
Yaşamın ne büyük
kıymet olduğunu milyar kere tekrarlasak, yine tekrara ihtiyaç duyar. O yüzdendir,
yaşamın kutsallığı, o yüzdendir büyük gurura sahip insanın, bir çırpıda,
çıplak, savunmasız kalacağı; yaşamayı, bırakması, yaşarken ölmesindendir…
Günümüzün
şairlerinden Olcay Kasımoğlu’nu anmadan geçmem mümkün değil. Durmadan üreten
Kasımoğlu’nun akılda kalan dizeleri;
“ Ben severim/ Küçük
insan koylarını/ Severim doğanın gizeminde/Kendine yol almayı
Nasıl da insanı, o
büyük insanlık tahtına davet ediyor. Çıkacağı büyük zirvelere değil, zirvelerin
aşağılarındaki o küçük insan koylarına…
Günü, ışığı
edebiyatın sınırsızlığı, estetiği, insan aklında kalıcılığı marifetinde anlatan
Cahit Sıtkı, hemen gün gibi ışıldadı gecenin içinde olduğum en derin yere;
Ne doğan güne hükmüm
geçer/Ne halden anlayan bulunur/Her mihnet kabulüm, yeter ki / Gün eksilmesin
penceremden.
Memleket isteyen de
odur;
Memleket isterim/Gök
mavi/Dünya sönmüş başucumda
Yaş otuz beş/ Yolun
yarısı eder, diyen de Cahit Sıtkı’dır. Bunlar, bu şanlı dizeler akla yapışmış,
bizi de anlatan, şairden öte bize sunulmuş öğretilerdir.
Ya, Veli’nin oğlu
Orhan Veli, akıldan öte tutunmamış mıdır, bizim sevdalarımıza, mizahımıza;
Ya o, Muala’yı
sandala atıp/Ruhunda icran söyletmesi, hepsi dedikodu mudur?
Beni bu güzel
havalar mahvetti/Böyle havada istifa ettim… İstanbul’u biraz daha İstanbul
yapan şairlerdir de. Bu şairlerden birisi de Veli’nin oğlu Veli’dir;
İstanbul’da Boğaziçi’nde/Bir fakir Orhan Veli’yim/Veli’nin
oğluyum
İstanbul, tam da Veli’nin oğlu Veli’nin söylediği gibi
gözleri kapalı dinlenecek; bir vapur, martı çığlığında. Bir balık zıplayışında,
çam ağacının, döngünün yüksek hatırına söylediği şarkılarda, korunun içine
uzanmış taş basamaklarda; elini tuttuğunuz can ve cananın ruhunda dinlenecek
İstanbul…
Bir de, Rumehilhisar’da
toprak kokulu mezarlıkta uyuyan şair bakışlı Attila İlah gibi haykıracaksınız;
Vurdun/Kanıma
girdin/Kabulümsün…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder