Kamera; Güven Athena Tapınağı-Assos
İŞTE O
7 Milyar insanın
soluk aldığı dünyamızda hüzünler, savaşlar kadar aşklar da yaşanıyor. Ne
hazindir ki aşka dair iyi ve güzel şeylerin çoğu büyük kargaşaların
dehlizlerinde, karanlık gölgelerinde yok oluyor.
Bir toplum sadece
“ekmek kavgası” felsefesine tutunmuşsa, böyle ilerlemesi isteniyorsa, o toplum
aslında gerilemenin muhtaçlığı, düşünememenin büyük suskunluğu içindedir.
Erich Fried 1921
yılında Viyana’da doğdu. Babası Naziler tarafından işkence ile öldürüldü.
Kendisi de büyük suçlamalar yüzünden ülkesini terk etti. Hiçbir oluşum, sembol
insan denen mucizevî canlıdan daha önemli olmadığı halde bitip tükenmek
bilmeyen arayışların, sapkınlıkların savaşları insanlığı acılar yaşarken,
yaşatırken dahi eserler vermeye zorlar.
Erich Fried önce yazarlığın
ormanlarında gezindi. Ülkesinden ayrılışı, yaşadığı büyük acılar sayesinde
şiire tutundu. Büyük kargaşada tam olarak anlaşılmayan şiirleri sakin
dönemlerde ise, edebi düşüncenin ilgisini, takdirini kazandı.
Erich Fried’in “
işte o” şiiri oldukça güzel ve anlamlıdır;
İŞTE O
Saçma diyor
Akıl.
Neyse işte o diyor
Aşk
Bir uğursuzluk diyor
Hesapla çıkar.
Acıdan başka bir şey değil diyor
Korkular.
Bunun sonu yok diyor
Kabullenmekle anlayış.
Neyse işte o diyor
Aşk.
Gülünç diyor
Gurur.
Bir düşüncesizlik diyor
İhtiyat.
İmkansız diyor
Tecrübe.
Neyse işte o diyor
Aşk.
İnsanın dünyaya
gelişi sadece ekmek kavgası değildi elbet. Bugün Yunan halkının verdiği
mücadele, istedikleri de ekmekten ötedir. Sıkışmışlığın büyük korkularını
yaşayan çiftçiler, işçiler, emekliler ekmek kavgasının en büyüğünü veriyorlar;
çünkü ölçü olarak alacakları edebi ve sanata dair bir geçmişleri; geçmişlerimiz
yok. Sinema, tiyatro, geziler, sergiler olmasa da olur; önce ekmek! Ölçü böyle;
çünkü savaşın, kıtlıkların, göçlerin çocuklarıyız biz. Peki, ama erken kırışan,
çöken, şişmanlayan bedenlerimiz bize çığlık atarken, batı daha konforlu,
sağlıklı ve huzurlu hayatlar için mücadele ederken ve bütün bunlar bizlerin
gözleri önünde yapılırken; bizler, neyi bekliyoruz?
Ölümse, zaten
kaçınılmaz bir son! Yaşamsa, ekmekten öte insanca ve üreterek, sahip çıkarak;
hak ederek…
Acı ve felaketlerden sanatçı yapılı insanların nasıl beslendiğini düşündürdü. Her postunuza yorum yazmasam da, büyük bir keyif ve ilgiyle takip ediyorum... dostlukla
YanıtlaSilTeşekkür ederim Mehmet Bey;saygı ve sevgi ile;var oluşun yüce düşünceleri,insanı insan yapan duyguları adına; dostlukla...
YanıtlaSil