Kamera; Seferihisar - İzmir
Dinginliğin güzel adresi; zeytinlerin,mandalina ağaçlarının
arkeolojinin, insan üretkenliğinin,denizin insan olan
insana "gel" dediği yer...
MUSTAFA NECATİ
Bu milletin
övüneceği çok şey var. Övünmenin yanında öz eleştiri yapacağı upuzun bir tarihi
var. Ne olursa olsun, nasıl yaşanmışsa yaşansın, ister yaslı, ister kutlu
olsun; geçmişimizi yok saymak, ona ilgisiz kalmak, aklın, bilimin işi değildir.
Tarihine sahip çıkmasan, tarihine sahip çıkarlar ve bize ait olmayanları da
tarihimiz gibi bize kabul ettirirler.
Mustafa Necati,
geçmişiyle övüneceğimiz en önemli insanlardan birisidir. Yılların pasını,
karanlığını aydınlatan, onurlandıran bir insan; Kuva-yı Milliyeci’dir o…
Öğretmendir… Gazetecidir… Avukattır… Milletvekilidir… Bakandır…
Mustafa Necati,
ölmeden önce Milli Eğitim Bakanı görevindeydi. Yene kurulmuş Cumhuriyetin en
heyecanlı, en bilgili genç insanlarından sadece birisiydi. Hatta en iyilerinden
birisiydi. Daha 35 yaşında, içi içine sığmayan, kendini milletine çoktan adamış
muhteşem bir idealisttir Necati.
Onun ardından kimler
ağlamadı ki, 35 yaşında ölen bakanı için Atatürk’te ağlıyordu; aydınlanma
yolculuğunda genç bir idealisti, önemli bir beyni kaybettiğine ağlıyordu; tıpkı
yüzyıllarca savaştan savaşa, cepheden cepheye, muhacirlikten muhacirliğe koşmuş
halkım; halklar gibi…
Mustafa Necati
İzmir’in işgalinden sonra İstanbul’a geldi. Halide Nusret (zorlutuna) lerin
Feneryolu’ndaki köşklerinde Kuva’yı Milliye’nin çekirdeğini kurdular. Daha
sonra “ İzmir'e Doğru” gazetesini Vasıf ve Esat’ın desteğini de alarak
çıkardılar.
Necati, yazılarında,
büyük devletlerin ihtiras ve çıkarlarının dünya barışının, nasıl tehlikeye
attıklarını dile getirmekten bir gün geri kalmadı. Yazdı, konuştu ve direndi;
gidilen yolun kendisi esaretin en hakikisiydi. Aydınlar bu esarete, bu boyun
eğişe sessiz kalamazdı ve kalmadılar.
Mustafa Necati, 18
Nisan 1920’de Saruhan (Manisa) Milletvekili seçildi. Kastamonu İstiklal
Mahkemesinde görev yaptı. Necati, ikinci dönemde İzmir Milletvekili seçildi.
Muallimler Birliğinin kurucu başkanıdır. Lozan Antlaşmasının “tazminat”la
ilgili maddesine karşı çıkan insanıdır.
Mustafa Necati'nin asıl mucizesi Milli Eğitim Bakanı olduğunda çıktı ortaya. Talim ve Terbiye Kurulunu
kurdu. Bakanlığı örgütledi. Dil, Güzel Sanatlar, Sağlık, Yayın, İstatistik,
Müze, Teftiş Kurulu yaşama geçirildi. Bütün bu örgütlerin başına çok değerli
insanları getirdi. Bu insanlardan bazıları;
Nafi Atay (Kansu), Mehmet Emin (Erişirgil) Rıdvan Nafiz
(Edgür), Namık İsmail, İsmail Hakkı (Tonguç), Faik Reşit (Unat), Hilmi Ziya
(Ülken)
2 Ocak 1929 günü
Mustafa Necati daha 35 yaşında bu dünyadan ayrılış töreni yapılıyordu. Büyük
bir kalabalık eşliğinde ağlayanlar arasında Atatürk'te vardı. İsmet Paşa'nın bu
acılı, hisli günde tarihi konuşması şöyle bitiyordu;
“ İnkılaplar ölürken
kalanlardan ve yeni yetenlerden bir tek dileği vardır; cansız bileklerinde
sallanan vazife bayrağının kavranıp daha yüksekte dalgalandırılması dır.
Necati aziz Necati,
dileğin yerine getirilecektir.”
Acaba bugün, Mustafa
Necati’ye verilen söz tutulmuş mudur? O tarihi konuşmadan sonra, cansız
bileklerinde sallanan bayrak alınıp daha yükseğe taşındı taşınmasına ama ya
sonra? Yavrularımızı robot insanlara çevirmiş olmanın farkına ne zaman
varacağız? Oyun oynamadan, gönüllü fikirlere gönül vermeden alınacak yolun,
uygarlık yolunda bizi ne kadar ileriye getireceğini sanıyoruz? Bu büyük eğitim
kargaşası, büyük koşturma ve büyük harcama işine döndü; yavrularımız ezilir,
büzülürken büyük kazanç ve kâr peşinde olanların elleri para saymaktan dolayı
mutlu oluyordur; kösnül, hayvani bir mutluluk…
Geçmişte önemli kademelerde görev yapmış bazı isimleri hiç hatırlamayız.Oysa tam tersine bazı isimler de belleklerden hiç silinmez. Bazılarıyla her zaman gurur duyarız, ancak bazıları en yüksek perdeden haykırılmasına rağmen hiç de gurur duyulacak işler yapmamışlardır.
YanıtlaSilOnca Milli Eğitim Bakanı arasında dört yıl görev yapan Mustafa Necati, "Unutulmayanlar" arasında çoktan yer almış.
YanıtlaSilHaklısınız Makbule Hanım, bazı insanlarla her zaman;zaman ve makanın dışında onur duyarız; Mustafa NECATİ de öyle bir insan; insan...