Sayfalar

20 Aralık 2011 Salı

WEİGHTLESS (AĞIRLIKSIZ)

Kamera; Güven  Burgazada

Bir düşünün; düşken gerçek olmuş size ait adanız.
Issız ve alabildiğince doğanın serüvenleri sisiz bekliyor.
Faturalar,kredi kartları, insan ve araç çığlıkları
yok artık. Hiç huzur bilmek kaç kere kaç
olmuş...Her şey insanın başlangıcında mı gizli
acaba? İlk halde! Uzaklaştıkça aranası
muhteşem sadece bir rüyadan mı ibaret?




WEİGHTLESS-(AĞIRLIKSIZ)



 Şimdi İngiltere’de Weightless isimli şarkı tartışılıyor. İngiliz Marconi Union grubu tarafından seslendirilen Weightless isimli şarkı sekiz dakika on saniye sürüyor. Buda diğer şarkılar gibi insana, insandan akan çalgı aletlerinin uyumlu tınılarından ibaret.

 Bu şarkı sekiz dakika sürmesine sürüyor ama bunu diğer şarkılardan ayıran bir özelliği var. Time Dergisi sorguluyor; Bu şarkı geleceğin uyku ilacı olabilir mi? Diyor. Olabilir mi? Elbette dinlenceyi hak ettiğiniz, yorgunluğa boyun eğmek üzere olduğunuz o anı seçip bu şarkıyı dinleme imkânınız var. Karar verecek olan sissiniz. Aranan huzur ve dinlence için tam bir verip almak, bu şarkının müzik aletleri tınısının şovunu dinlemek istiyorsanız; en sakin bir ortamı hazırlamalısınız.

 Bilgisayarı olan herkes google’dan girip, İngiliz grubun ismi ile şarkının ismini yazarak aranası veya beklenesi iç huzura ulaşabilir.

 Marconi Union grubunun Weightless şarkısı İngiltere’de tüm zamanların en rahatlatıcı şarkısı seçilmiş. Sekiz dakika on saniyelik şarkı dinlendikten sonra iç sıkıntısı % 65 oranında azalırken, kalp atışları da % 35 oranında yavaşlatmakta. Bu şarkının rahatlatıcılığı, huzuru o kadar önemsenmiş ki bilim insanları tarafından otomobil sürerken dinlenmesi isteniyor. Ele ele bizim ülkemizdeki soylu canavarlar için beklide bir parça çözüm olur; yılda beş bin kişi değil de üç bin kişi ölerek, biraz olsun azalma yaratır…

 Bu çalışmamı hazırlarken aynı zamanda Weightless isimli şarkıyı da dinliyorum. Ölçüm aletleri olmadığı için kalp atışlarımın ne kadar yavaşladığını bilemiyorum. Ama sağladığı huzuru görüp kendimden geçmişliğin ağırlıksızlığa doğru giden bir hal aldığını ifade etmeliyim. Tam manası ile ağırlıksızlığı hissetmedim; çünkü hâla ayaklarım yere basıyor ve muhteşem yerçekimi kendini hissettirecek kadar güçlü. Yinede bir sürü şamata yapıp kafamızı şişiren adına şarkı denen bir sürü şarkıyı geride bırakacak.

 Sanıyorum uygarlığı kovalar ve daha iyi şeylere layık olmaya çalışılırken bazı kayıplarda vereceğiz. Bazen yükselmek için adına safra denen ağırlıklar atılacak; belki de o atılan ağırlıklar, yok olduktan sonra ayrı bir değer olduğu anlaşılacak. Tıpkı mahalle kültürleri, kıraathaneler, küçük esnaf, ormanlarımız, pırıl pırıl akan derelerimiz, taş ve ahşap yapılarımızın kaybolması ve artık yerlerine konulamamaları gibi…

 Daha çok gelişirken, kendimizi; yani insan beynini zorlayacak ilimsel çalışmalar yapılıp uzay bile sorgulanıp, yolculuklar hayal olmaktan çıkmışken; daha huzurlu, daha sanatsal yaşamak da yine insanın elinde. İnsan denen canlı; varlığı var eden, yokluğu yok eden esrarengiz canlı; bir gün kendini tam anladığı zaman bugün için sıra dışı denen birçok şey de yine ansan denen canlı tarafında insanlığa armağan edilecektir.

 Şimdi bu zamanda aranan ağırlıksızlığı kimimiz tütsülerde, kimimiz yüksek yoğunluklu eğlencelerde arıyor. Kimimiz, klasik müziğin uzun tünellerinde, dehlizlerinde, kimimiz çıtır kızların koynunda, kimimiz üç büyük devirmenin muhteşem gösterilerinde…

 Ağırlıksızlığı gerçek anlamda kalıcı hale getiren bir uygarlık olmadı bugüne kadar. Denendi, deneniyor ve denenecekte. İnsan denen canlı, huzuru hissetmek için ilk önce kaybetmeye ihtiyaç duyar; tıpkı Trakya’nın en güzel topraklarını sanayileşiyoruz diye katlettiğimiz gibi. Tıpkı, uygarlaşıyoruz, istihdam yaratıyoruz diye, derelerimizi; Ergene’yi bataklığa çevirdiğimiz gibi… Bu işe kim dur diyecek? Kim, uygarlık yalana adı altında, inanılmaz rüşvetlere, katledişlere baş kaldıracak? Bugün, gelişmiş ülkeler, topraklarını, doğasını kirletecek her türlü uygulamadan; sanayileşmeden ve tarımdan kaçıyorlar.

 Hiç düşündünüz mü; tekstil sanayi niye bizlerin ülkelerine kaydırıldı diye? Tekstil, kazandırdığından daha fazla yok eden bir sanayi kuruluşu. Ele ele denetlenmediği sürece çalışanını da, doğal su kaynaklarını da, derelerini de, yıllarca onarılamayacak kadar batırır ve kirletir.

 Bilime önem veren ülkelerde bilimsel çalışmalar tüm hızı ile ilerliyor. 28 yaşındaki Alman biyolog Anke Domaske sütten kumaş üretti. Saç inceliğinde üretilen iplikten de kumaş elde ettiler. Bir elbise için altı litre süt kullanılıyor. Ve üretim için sadece iki litre su harcanıyor. Normal pamuklu tişörtün üretimi için harcanan su miktarı 41.000 litre. Varın, ilime, bilime saygı duymayın!

 Şimdi, Weightless yani “ağırlıksız” anlamını taşıyan şarkıyı tekrar açıp, kendi ağırlığımın ne kadarından kurtulacağım onu anlamaya çalışacağım; güzel ülkemin soylu sorunlarının ne kadarını unutup, bir kenara bırakıp gönül hoşluğu yaşayacağım, merak ediyorum…

 Güven Serin

2 yorum:

  1. Sevgili Güven
    şarkıyı bilmem ama(hemen dinleyeceğim o ayrı) yazın başlığını tam anlamıyla hak etmiş. Çok sade ama dopdolu.Sana tamamen katılıyorum insanoğlu ilk halden uzaklaştıkça kendini büyük ağırlıkların altına soktu.Bu gün kendimi sonsuz bir depresyonun içinde hissederken yazın bana ilaç oldu.Teşekkürler,selamlar.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Ruhgezgini çok sevindim. :)) Demek ki bir arkadaşıma şifa sunmuşum; ne güzel bir mutluluk...

    YanıtlaSil