29 Eylül 2017 Cuma

KOSTAK KOSTAK YÜRÜYÜŞ




KOSTAK KOSTAK YÜRÜYÜŞ
----------------------------------------

  Sanırsınız ki Kostak Ali zeybek oynuyor. O takma peruğu her daim, simsiyah boyalı. Bıyıkları da öyle; ayakkabıları bildik yumurta topuk…

  Ne zaman halk otobüsüne binsem, çarşı karakolunu biraz geçince, bir bekleme yerinde veya oraya yakın görüyorum, kostak yürüyüşlü, çıplak başı görünmesin diye siyah; simsiyah peruk takmış adamı.

  Öyle bir kostak yürüyüş ki, bir başka benzeri yokmuşçasına; en iyi kel örtücü, siyah peruğun, simsiyah boya yapılmış bıyıkların tek sahibi ve aksak kostak yürüyüşüyle, kostak bakışıyla örtüyor bütün çıplaklıkları; ona göre eksik olan her şeyi.

  Evrim ne dehşetli yaratıyor ve yönlendiriyor insanı; insanları. Kimini mahcubiyetten yerin dibine seriyorken, kimini kostak bakışlı, kostak yürüyüşlü bırakıveriyor. Biliyor ki, lazım olan bu, ciddiyete bürünmüş, her şeyi kendi kalburunda elemeye çalışan insana, bir başka insan davranışının siyah çeşitlemesini sunma şansı yaratıyor.

  Lise zamanlarında kostak yürüyüşlü bir kadının ardına takılırdı nice öğrenci. Yürüyüşünde ki kostaklık, kalçalarından başlardı. Onun gibi kostak kalçalar, sanki hiçbir kadında yokmuşçasına, ardında bir sürü serseri öğrenci; oysa tiplerimiz, pek de mahcup, yüz kıllarımız yok denecek kadar az ve bol sivilce içinde…

  Bu kostaklanma işi o kadar önemli ki, bestelere, şarkılara kadar uzanmıştır. Minik Serçe lakaplı Sezan Aksu ve daha nice sanatçı seslendirmişti bu türküyü;

  Boşa kostaklanma karam; köprüler yaptırdım gelip geçmeye/Çeşmeler yaptırdım suyunu içmeye/Kavli karar ettim alıp kaçmaya/Boşa kostaklanma kostak değilsin karam…

  Kostak, kostak ilgi bekleyen, başının çıplaklığını simsiyah perukla gizleyen kostak bakışlı bu adam, bu şarkıdan etkilenmiş midir bilinmez. Bilenen bir şey; her daim, kostaklı yürüyüşü, bakışı ve simsiyah peruğu ile aynı yerlerde; vahşi bir hayvan gibi, yerini işaretlemekle, kontrol etmekle meşgul…

Güven Serin 

Hiç yorum yok: