21 Eylül 2017 Perşembe

İŞEMEZLER KESİK PARMAĞA




İŞEMEZLER KESİK PARMAĞA

  Böyle sesleniyor bir kitapta ona görev verilmiş karakter. Bu kadar bol olan idrarın, işi yarayacak hale dönüşeceği zaman nasıl kıt hale geldiğini anlatmaktan çok öte; insanın insana bakışını;her daim;tüm zamanlar hep aynı satranç oyunu geliştirdiğini de anlatıyor;yazarın yazgıya bile mizah diliyle yaklaşımları.

  Hatta Davut’un krallığına bir güzel laf atıyor, edebiyatın seçkisin, zengin seçkinliği yakalamış olmanın sayesinde. Hele, meşhur Yunan Medeniyeti; yeri geldikçe kıs kıs güldürecek kadar öne çıkartılıyor.

 Bizim toplumumuzda da sıkça kullanılan bir sözdür; “Yaralı parmağa işememek!” Hangi topluma ait olduğunu aramaya kalksak; belki birkaç yüzyıl, belki de milenyum; bin yıl…

  İsmail eniştemin sıkça kullandığı bir sözcüktü;”yaralı parmağa işememek” ona göre, nankörlüğün en nankörü… Kimse de demez o durumda; kendi parmağına kendin işe be kardeşim…

  Maksat o değil elbet… İşte tam da burada başlıyor; insanlara olan sınırsızlığımızın tartışması. Düşünsek ne zarar gelir? Her daim bize servis yapacak, garsonlar, başgarsonlar; uşaklar, baş uşaklar ve yardımcılar, başyardımcılar bekler dururuz.

  Ya, bu kalıplardan sıyrılmak? Düşüncesi bile korkutuyor mu bizi? Her daim birileri tarafından buyur edilmek, saygı beklemek; hâlbuki işeme organımız elimize ne yakın…

  Şu denetleme kuruluna da iyice gıcık alıyorum. Buraya yazdığım her işeme sözcüğünün altını yeşille çiziyor. Neymiş; yazılan argo sözcükmüş. Ulan deyyus; bu olayı, boşaltım sistemimizin vazgeçilmezi olan bu harika gösteriyi daha nasıl anlatayım?

 Güven Serin 


 

 

 



Hiç yorum yok: