17 Temmuz 2017 Pazartesi

ZAMANIN ETİDİR TOZ







ZAMANIN ETİDİR TOZ
---------------------


  Kim demiş;:ne zaman demiş? Bir şairin sözcüklere, şiire armağanıdır; “ Her yüzey tozlanmak için can atar/Zira zamanın etidir toz/Zamanın etiyle kanının ta kendisi…”

  Neredeyse zamanın durduğu anlarda yazıldı Vergilius’un Ölümü; Hermann Broch tarafından. Zamanı durdurduğu bir anda; Vergilius’un son günü ve gecesine ait bir destan… Öyle bir durmuştur ki zaman; sessizliğin basamaklarından söz edilir. Sesin değil… Sessizliğin hangi basamak aralığına ait olduğundan…

  Tozlar da öyle… Ne çok deli eder bizleri; hepimizi… Temizlik hastalığından ötedir tozlarla savaşımız. Israrla, hiç sızılmayacak aralardan sızar; en kıymetli eşyalarımızın üzerine çöreklenir. Adeta, bize savaş açar. Veya biz öyle sanarız…

 Bir toz zerreciği, büyük yaşamsal hareketin devamıdır. Kale duvarlarının; yüzyıllardır oracıkta duran eski yapıların üzerinde ki ağaçları, çiçekleri çoğumuz görür şaşarız. Bu bitkiler, ağaçlar burada nasıl yaşıyor diye?

  Hâlbuki bizim küçük toz zerreciklerinin yıllar, yüzyıllarca birikiminin sonucudur bir nefeslik toprağın, ilk ve toz halleri…

  Toz Ol! İyi bir hareketin ayak seslerini işitiriz bu deyimi duyunca. Bir kurtuluş, kaçış, kendini kurtarma çabasının ayak sesleri gibidir. Toz olmak; yok olmak, anlamına gelse de, esas var oluşa doğru tozamak; tozatmak belki de işe yarayacak bir dönüşüme geçmekten başka hiçbir şey değil…

  Vergilius; 2 Bin yıl önce toz oldu. Dante,700 yıl önce… Yunus da öyle… Ya sözcükler; ne çok toza benziyorlar değil mi; şiir, öykü, sözcük olarak geri dönüyorlar; en küçük aralıklardan bile sızıyorlar; tıpkı, minicik tozlar gibi; sildikçe, yok ettikçe; hünerlerini daha da geliştirerek geri dönüyorlar.

 Güven Serin 




Hiç yorum yok: