3 Haziran 2017 Cumartesi

ELHAMRA SAHNESİ ve MAVİ NOKTA...


Kamera; Güven 
Elhamra Sahnesi-İzmir

Sesler geliyor içeriden;soluk mavi ışığı anlatan,
insanı,insanın bitim tükenmezliğine yorumlayan,
sesler...


ELHAMRA SAHNESİ ve MAVİ NOKTA
-------------------------------

  Ülkemde, her geçen gün şunu fark ediyorum; sanatı sadece sanatçı takip eder. Felsefeyi filozof, siyaseti politikacı! Ülkemin şehirlerinde bir yere; bir etkinliğe gittiğimde, şaşıran sanatsever, idarecilerin yüzlerini görünce artık şaşırmıyor; şaşmıyorum; şaşı oluyorum.

  “ Vay canına; Tekirdağ’dan mı geldiniz?” Evet! “Gazetenizin ismi” Habertrak! Ve duymadıkları, duyuramadığımızın iç çekişleri; durumu idare etme vaziyetleri…

  İnsanları şaşırtan şey ne? Tekirdağ’dan, yerel basından birisinin Antalya’ya gidip Antalya Film Festivalini izlemesi… İzmir’e gidip, Devlet Opera Balesi Elhamra Sahnesinde Mavi Nokta Operasını izlemeye gelmem de şaşkın bir saygınlıkla karşılandı.

 Bu şaşırmalar, onlar kadar beni de anlatıyor. Yarım yüzyıla sahip bir hayatın ilk kez opera sahnesi, sesleri ve yaşamın hakiki gerçekleriyle karşı karşıya gelmenin şaşırması…

  İnsanlar, şaşırıyor çünkü bu ülkede, operaya, tiyatroya, festivallere, insana dair yapılan etkinliklere uzaklardan gelmek pek de lüks… Hele, işin bir de ticari, siyasi boyutu yoksa belki de enayilik bile görenler var.

  Böyle enayiliğe, can kurban… Başım, gözüm üstüne… Böyle enayiliğin, bana sunduğu, gamlı bir keyif bile olsa; insan yaratıcılığına, insan sefilliğine kattıklarını görünce, hiçbir borsanın endeksiyle izah etmeyeceğim ruhsal tecrübeyi, güncel yaşam biletlerini gıpta ile kabul ediyorum.

  İzmir Devlet Bale ve Operası Elhamra Sahnesi,20 yıl önce ilk gösterimini Ahmet Adnan Saygun’da sahneleyen Mavi Nokta Operasını dinledim. Sadece dinlemek mi? Hayır! İzledim; gördüm…

  Neyi? Terleri, sicim gibi akan çello sanatçısının, terini silmeye vakti olmadığını. Gördüm; kemanlarda ki iki kadın sanatçının, gözleriyle konuşup, tebessümle gülüştüklerini. Gördüm; insana dair anlatılan, mitlerin, ifadelerin çığlıklarını yine insanın elleriyle bastırılmasını.

  Sanatçı,”su, hava, toprak, ateş” sözcükleriyle anlatmaya çalışırken insanın ve dünyanın hikâyesini, bir müddet sonra, başka sanatçıların; çello, keman, obua, piyano ve davulun sesiyle kendi sesinin yitik hale gelişi…

 Mavi Nokta Operası, aynı zamanda; şu an bilinen tek yaşam alanı olan gezegenimizin öyküsü… Çok uzaklardan bakılınca soluk bir nokta olan; bütün kavgaların, krallıkların, kudurmuşluğun, sakinliklerin gezegenine adanmış bir çalışma.

  Yolu, yüksek binaları marifet saymanın yanında, Cumhuriyetten bu yana 80 milyonluk ülkede altı şehirde olan Opera ve Bale binalarının tüm şehir ve ilçelerimizde olmayışına; yakılan bir ağıt gibi izledim, dinledim; Mavi Nokta operasını.


 Güven Serin 

Hiç yorum yok: