21 Şubat 2017 Salı

EMRET FÜHRERİM


Sophie Scholl 
22 yaşında,gerektiği zaman bir insanın,gençlik
düşlerini,hayallerini yok sayacağı çağda,
giyotine gönderildi. 
Niçin? Führer'in saf ırk kandırmacasına
inanmayın eylem yaptığı,halkını
uyanmaya çağırdığı için...


Sophie Scholl

İnsanlık onuru,itibarı;bir genç kazın zamansızlığa
adanmış en hakiki baş eserden daha başeser 
duruşuyla onurlandırılmıştır.

EMRET FÜHRERİM
-----------------

  İnsanın insanlığa olan borç ödemesi midir savaşlar? Yoksa ileriye, değişime ve daha barışçıl zamana geçebilme kanlı pasaportları mı?

  Her devrin kendi ölümleri vardır. Ülkesi, onuru, çocukları, halkı için ölümü anlarım! Şanlıdır… Karşı çıkılmaz bir saygınlığı, onuru hak eder; tüm uluslar, anlayışlar için…

  20.yüzyılın neredeyse ikinci yarısının sonlarına doğru;1933’te başlayıp 1945’te biten savaş; 50 milyon insanın; neredeyse ülkemizin yarısı, öldüğü, öldürüldüğü büyük çılgınlık…

  Adolf Hitler; subaylarının neredeyse taptığı; Emret Führerim, diyerek son kurşunları kendi kafalarına sıkacak kadar, inanmışlık içinde; bütün ölümleri, perişanlıklarını arkalarında bıraktılar. Tıpkı; 6 milyon Yahudi’nin; kamplarda öldürülmesi; o büyük cinayetin işlenişi gibi…

  Führere inanmışların savaş biterken bile ona sımsıkı sarılmalarının bir tek amacı var; hikâyede anlatıldığı gibi; perde kapanırken bile Führelerinin sahnede kalışı; kalması… Ya acılar? Ölümler; sığındıkları ölüm çukuru; en sonunda çocuklarını bile zehirleyerek ölüme, buruk bir öfke içinde giden insan ve insancıklar…

  Emret Paşam; hukuksal, akılsal ve vicdansal bütünlük içindeyse; tadına doyum olmaz… Ya, bu yoldan sapmışsa emir… Führer saf ırkından başka bir ırk tanımıyorsa; deliliği, büyük bir zekâ gibi satmışsa; sağduyu, farklı düşünce; işte o büyük ses; demokrasinin de önü kesildiyse; korkunç bir öykü, kendi milletine bile şu sözleri dedirtecek hale gelir;

  “ Zayıfa merhamet göstermek, sonsuz bir günahtır… Bu kaderi kendileri yarattılar…”

Adolf Hitler, kendini ölüme terk etmeden önce, halkı için işte böyle söylemişti; onlar inandı ve bana destek oldular; aslında kaderlerine destek olmuşlardı… Dünya tarihine geçecek, lanetli bir kader…

  Führer’in inanmış komutanları da onun gibi düşünüyordu; yani halkı için;” Onlara acımıyorum. Bize, yetkiyi onlar verdi!”

  Yetki, yeni oylarımız, düşüncelerimiz, sağduyumuz; bu yüzden önemli; ülkemiz, milletimiz, kendi canımız ve cananlarımız ve temsil ettiğimiz dünya için… Nasyonal Sosyalizm fikrinin, ölümcül kaderi;50 milyon can… Sadece II. Dünya Savaşına ait sayılar; ne kadar ürkünç olduğu halde; biz yaşayanlara ne kadar çok uzak bir film gibi…

  Oysa çok genç bir yaşta Adolf Hitler’in sekreterliğini yapan Traudl Junge isimli Alman kadın; tüm zamanlara ait, sözcüklerini insanlık imbiğinin en kanlı zamanından başlayarak 2002 yılında imbik sağılışında gün yüzüne armağan etmiştir;

“Ölen 6 milyon Yahudi veya başka muhalif olan insanlar… Beni derinden sarsmıştı. Ama henüz kendi geçmişimle hesaplaşmış değilim. Bunda kişisel bir hatam olmadığına kendimi teselli ediyordum. Ve meselenin boyutunu tam olarak kavrayamamıştım.

  Bir gün Sophie Scholl anıtının önünden geçerken; genç yaşında idam edildiğini gördüm. Benim, Hitlere katıldığım yıl, aynı yaşta ve Hitlere karşı çıktığı için… O zaman anladım ki, yaşımın genç olması mazeret değildir. O yaşta da doğruları bulabilirdim…”


Güven Serin 


Hiç yorum yok: