21 Aralık 2016 Çarşamba

BİZİM PASAJIN KEDİSİ


Kamera; Güven Kedi Tekir


BİZİM PASAJIN KEDİSİ
-----------------------------


  Aslında kedileri demek daha iyi olur. Birisi oldukça yaşlı ve deneyimliyken, diğeri haddini bilen bir genç kedi. Renkleri aynı. İkisi de yöresel kedi renklerimizden; Tekir renkli tüyleri var.

  Hakan Beyin söylemesine göre, yaşlı olan kedinin her sabah onunla konuştuğu üzerine… Yakından bakınca ve dinleyince insan bakışı ve seslenişi insanı insanlaştırıyor.

  Hüseyin Pehlivan pasajına geleli birkaç ay oldu-oldular. Nereden geldiler, kimin kedisiydiler kimse bilmiyor. Bilinen, görünen bir şey var ki; bu kediler oldukça sağlıklı ve yaşlı olanın deneyimli olduğu…

  Berber Hamit sosisle, ben kaşar ile destek veriyoruz. Her sabah kahvaltı vaktini çok iyi biliyor. Karnı benden önce acıkıyor yaşlı ve deneyimli kedi Tekir’in. Öyle bir miyavlaması; seslenişi var ki; ne kadar kızsanız, çekil başımdan, sıranı bekle diye içinizden geçirseniz, bir şekilde sizi ikna ediyor.

  Sesle olmazsa bakışlarıyla; kapının yanında bekleyip kendi payını almanın hünerli gösterisini yapıyor. Genç olan, ince sesiyle, ilk baştan gıcık olacağınız bir ses tonuyla seslense de; bu kediler arasında ki üst alt rütbe düzenini de çok iyi gösteriyor.

 Her sabah olduğu gibi bu sabah da kahvaltısını benden önce istedi. Birkaç kez ustaca kovduğum halde; manevrasını iyi yapıp, yine kapıdan sesleniyor.

  Fransız düşünür Montaigne’nin kediler üzerine niçin kafa yorduğunu da anlamaya çalışıyorum. Sıkça izlerdi kedileri. Bilirsiniz; oyuncudurlar. İnsana oldukça yakındırlar. Yeter ki sahiplenin; mırıltılarını en huzurlu hayvanın çıkartamayacağı hoşluk içinde yakınınızda, kucağınızda uyurlar.

 Montaigne de böyle halleri oldukça fazla izlemiş. Kedisiyle oyunlar oynamış. Her çağırdığında kedisinin oyuna koştuğunu görmüş görmesine ama şunu da düşünmeden edememiş;

  “ Ben kedimle oyun oynarken, onun benimle oyun oynamadığını nereden bileyim?” Gerçekten de hayvan bilimi, hayvanlar dünyası karşısında her geçen gün başka bilgilere sahip oluyor. Bu canlıların hepsinin gizemli derinlikleri var. İnsanın kat ve kat alt edebilecek canlılar, sessizce belki de görünmez bir şekilde yaşama, varoluşa büyük bir destek, saygı içerisinde milyarlarca yıl olduğu gibi destek vermeye devam ediyorlar.

 Yaşlı Tekir ile genç Tekir’in durumları oldukça iyi. Anlaşmamız saygı ve mesafe üzerine kurulu. Nedense daha ileri gitmekten çekiniyorum.

  Belki de yeterince sevip, sevginin karşılığını veremeyecek, yetmeyecek oluşunun korkusu sürüp gidiyor; her sabah kaşar, sosis ve diğer komşulardan kahvaltı haklarını alacakları çok önceden yapılmış bir anlaşmanın karşıtlığı gibi; kahvaltı bittikten sonra sesler kesiliyor; dış sahaya çıkıyorlar; bitmeyen yaşam arayışlarını onlar çok iyi biliyor; bizlerden bile iyi…


Güven Serin 


3 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...

Kedidir ne yapsa yeridir :)
gerçekten öyle, kedilerin çıkardığı sesler tıpkı insan sesi gibi! ben de kimi zaman, onların çıkardığı, o enteresan seslere bir an 'acaba bu sesler insana ait mi? yoksa bir kediye ait midir ? !! dediğim çok olur.Harika bir gözlem ve irdeleyiş bu!..Usta edebiyatçı Jacques Prevert'in çok sevdiğim 'Saygılı Olun'şiirindeki gibi hayata hep saygı ile...

Begonvilli Ev dedi ki...

Yılardır yaşama alanlarımı paylaştığım kedilerin gizemli dünyalarını az çok bildiğimi düşünürken tanıdığım her yeni kedide beni hayretlere düşüren özellikler görmüşümdür. Ah o tekirler! Sık sık yinelerim; onları ayrı severim.

GÜVEN SERİN dedi ki...



Çok farklı bir evrim geçirmiş bu canlılar. İnsana o kadar yakın ve insandan öte bakıyorlar ki... İster istemez zekalarının insanla dalga bile geçebileceklerini kavrayabiliyorsunuz... Teşekkür ederim dostlar; pasajın erkek kedisi gitti;şimdi bir hanım var;genç bir kedi;buda erkeğin renginde..