13 Ekim 2016 Perşembe

SON SÖZ




                                                            SON SÖZ




Dünya yaşamının kıyısına gelen insan; insanlar son aşamaya son sözleriyle damga vururlar. Bir aydının kaleme aldığı gibi;

 “ Son sözün etkisi büyüktür. Varlığın yokluğun birleştiği anda, sözcüklerin kazandığı etki hiçbir açıklamayla kıyaslanamaz. Son sözünü söyleyen adam kendini en büyük hatiplerden daha iyi dinletir.”

  Hepimizin yakınları bu yaşamdan ayrılırken son sözlerini söylemişlerdir. Belki de son sözleri son bir bakış olmuştur. Bir itiraf, bir iltifat, bir acı, bir tebessüm…


  Mustafa Kemal’in; Türkiye Cumhuriyetini Kuran insanın son sözü; “ Aleykümselâm” yani Esenlik, selamet sizin de üzerinizde olsun!

  Babam Yusuf Serin ile ölümünden bir hafta önce çalışma yerimde görüştük. Birlikte Aydın Beyin soğuk limonatasını yudumladık. Sıcağın Ağustos zamanı ter içinde sıkkın bedenlerimizin sıkkınlığının ter ve sıcak olmadığını konuşarak, uzlaşarak son sözler olarak hafızalarımıza kayıt ettik.

  Babamın son sözleri zarif bir itirafa dönüştü. Baştan beri siyasetin soylu teslimiyetini yapan bu insan, kendi ekonomisini yakından takip edememiş, ekonominin iplerinin elinden kaçışını yine siyasi, insani tecrübesiyle dile getirip bir af, bir ışık, bir yol gibi bana aktardı.

  Ya İsa’nın son sözü? Çarmıha gerilmiş İsa son sözü ; “ Yarabbi! Beni böyle terk edecek miydin?”

 Peygamberlik sıfatını kazanmış birisinin insan korkusunu ayrı bir trajedi olarak tartışıp, insan halimizi, bize öncülük etmiş peygamberlerin şartlar değişince imanları da tartışılacakken, İsa’nın bu son sözü Hıristiyanların inancını sarsmak yerine coşturuyor.

 Muhammed’in son sözleri Ömer’in emriyle kimselere duyurulmuyor. Gizemini koruyor…

  Alman şair, yazar Goethe ise kendi felsefesini zirveye taşıyan sözünü son söz olarak edebi, felsefi tarihe kazıyor;

  “ Daha fazla ışık!” Yaşamı baştan beri seven, coşkusu hiç eksik olmayan Goethe’nin üreteceği bir iksirdir pencerenin perdelerinin açılması ve ölüm anına vuracak ışığın daha da fazlalaşma arzusu…

  Rousseau’nun son sözü de buna benzer şeyler;

   “ Pencereleri açın, yeşilliği göreyim.”

  Yaşama dört elle sarılan, bedenini oldukça fazla seven Tolstoy’un son sözlerini merak ediyorsanız;

  “ Eğer akıbet bu ise hiçbir şey değil!” 

  İnsanın içi ürperiyor; yerküreden göklere uzanıyor birden… Son anın insana yansıyan ve o insanın edebi, felsefi, sosyolojik aynı zamanda yüksek iradesinin algıladığı şeyler; bize bir şeyler anlatıyor.

  Tesadüfü bir şey mi? Yoksa insanın aradığı ebediyetin eksik olan parçaları veya dünyevi yaşamın son saniyelerinin bile kıymetli oluşunu anlatmak mı?

  Moliere’nin son sözü da ünlüdür; Doktorlar kendisini görmek ister. Hizmetçi ölümünden önce yatağına uzanan Moliere doktorların geldiğini söyleyince;

  “ Şimdi hastayım kabul edemem.” Diyerek ziyareti istemez. Ölüm kapıya dayanmış, belki de hiçbir çarenin fayda etmediğini sezgisel ve fiziksel olarak anlayıp, ölüm trajedisine güldürü eklemek istemişti.

  Koca Sokrates ölüm kokan zehir dolu tası içmeden önce çocuklarının kulağına eğilerek şu son sözleri fısıldadığı bilinir;

  “ Asklepios’a bir horoz borçluyum.”

  Andre Chinier ölümle yargılanıp idamı açıklanıp giyotine giderken elini başına götürerek;

“ Ne de olsa bunun içinde bir şeyler vardı.” Sözcüklerini son söz olarak giyotinin altına bırakı vermiştir.

 
 Güven Serin 
 


 






4 yorum:

Olcay dedi ki...

Sevgili Güven, çok güzel bir çalışma. Ben ne söylerdim diye düşündüm, sanırım bu sözlerle veda ederdim yaşama, şayet veda etme şansına sahip olsaydım. Görmeden bakan, duymadan dinleyen, hissetmeden dokunan, düşünmeden konuşan,sevmeyi bilmeyen insanlardan uzaklaşın, derdim...Bu dünyaya dokunup gidenlere selam ile, sevdiklerin ışıklar içinde uyusun.



GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkür ederim;oldukça insanca istekler bir dua gibi her daim haykırmalı;haykırışın karşılığı ne olursa olsun...

Esin Bozdemir dedi ki...

İnsan hayatında; ilk izlenim, ilk karşılaşma ve karşılama/lar... ne kadar önemli ise, son bakış, son sözler ve uğurlamalar da.. bir o kadar önemli!.
Ve yaşarken yaptıklarıyla, aramızdan ayrılırken de geriye bıraktıkları eserlerle toplumlara ve tüm insanlığa ışık olan nadide insanların 'son sözleri' de bir o kadar değerli ve manidar!. İz bırakan değerli şahsiyetlerin her biri ışıklar içinde uyusunlar.

Ve dünya bir yana, kendi canımızdan, kanımızdan olan insanlar ise bizim en değerlilerimiz. Onlar ayrılırken, bizlere fısıldadıkları o son sözler, son bakışlar, dilekler, belki kimi sırlar hiç bir zaman unutulmuyor. Dağ gibi yürekleri olan babalarımız! (fedakar analarımız) Başın sağolsun Güven. Sabırlar dilerim. Allah sizlere ve evlatlarınıza güzel ömürler versin..

GÜVEN SERİN dedi ki...



Teşekkür ederim Esin;edebi,felsefi hayatın anlamlı tespitleri,sesleri,yazılımları şenlendiriyor bütün hüzün dolu saatleri...