26 Eylül 2016 Pazartesi

HERKES YAZAR-ÇİZER OLDU



İnsanlığı fethetmek;kılıç,kalkan,top,tabancadan çok
öte bir şey...


                                             İN-SANAT BAHÇESİ–21




HERKES YAZAR-ÇİZER OLDU
---------------------------


  Böyle bir şikâyet, can sıkan bir düşünce içindeyseniz vay halinize… Vay ki ne vay… Değişimin bize olan faydaları adına alkışlar yaparken, bir tek aşının milyonlarca insanı kurtarması, uçağın uzay boşluğu ile yerküre arasında günleri, saate dönüştürmesi; zamanı kısaltması; bir tuş ile kıtalar arası konuşup, görüşmemiz önemli bir yenilik; insanlık gelişimiyken, okuyucunun yazar-çizer olması niçin gelişimin temel taşı olmasın?

  Bu söyleme daha nicelerini ekleyebiliriz. Herkes fotoğrafçı oldu da, herkes şair oldu da diyebiliriz.

 Binlerce yıldan bu yana sınırlı sayıda şair, yazar, çizer varken; milyonarcasın okuyucu iken; evrimin, teknolojinin de yardımıyla değişim, yaratıcılığı sınamak, gerçek sanatçı mayasını, imbikten geçirmek adınadır bütün bu telaşlar; bütün bu yazarlık, çizerlik, şairlik işleri.

 Herkes okur, herkes tuşların aziz becerisiyle zaman, mekân ve emek anlayışının dışına taşıp, bir dokunuşta, kopyala, yapıştır, bir tuşla belgeselini, fotoğrafını çek yatkınlığına, teknoloji ve makinelerini yakınsa; binlerce yıllık askerin, çiftçinin, işçinin, ev kadını veya esaret altında ki tutsakların aynı zamanda başkaldırısı; rütbe törenleridir de…

 Adanmış sanatçı, mayasında üretkenlik olan insan böyle zamanlarda sanatın çatısı altında, kendi kulübesine çekilmeyi, yağmurun sağanak olanına imrenerek baktığı gibi, fırtınalı olanına da bakar. Üstelik kendi şöminesinde, peçkasında, maşingasında, kuzensizinde kendi bulduğu kuru odunların çıtırtıları içinde yudumlarken yaşamın yaşsız aralıklarını ve yüce terbiyenin en terbiyesiz hallerini bile…

  Bırakın, herkes yazar-çizer, şair ve fotoğrafçı olsun. Bunu bir dinlenme molası sayın! Yüzyılların değişimin, zamanın başından bu yana yaptığınız gibi; izleyerek, gözleyerek, eleme ve süzme zanaatlarına gönül katarak yapmanın şerefine bir yudum suyun, oksijen ve hidrojenlerine; bütüne yaptığı; oksijen, hidrojen ve karbonun mucizevi canlısının sefasını sürün; sığda ki derinliklerde boğulmadığınızın yüksek erdemiyle…


 Güven Serin 




4 yorum:

Kiana dedi ki...

Sevgili Güven....Merhaba :)

GÜVEN SERİN dedi ki...

Hoş geldin

Olcay KASIMOĞLU dedi ki...

Hani der ya düşünür ''İyi eser başının çaresine bakar''
Herkesin yazması, çizmesi bir başkasının yazma hakkını, düşünme hakkını elinden almıyor.
En azından, iyi bir iş çıkarmasa da, boş işlerle zaman öldürmez.
Ve zaman herkesi laik olduğu yere koyar sonunda..

Ne güzel demiş Dante;

“Başkalarının ekmeği acı,
başkalarının merdivenlerinden
çıkmak eziyetlidir.”

Direnmek, dayanışmak, umut etmek. Hep beraber yürüyerek çıkacağız bu çağın çelişkilerle dolu güncesinden.
Çıkacağız bu karmaşa, karanlık günlerden aydınlığa.
Onun içinde, kültürel değer yargılarını öğretmek değil, eğitileni değerin ve değerlerin bilgisiyle donatmak gerekiyor.

Teşekkürler sevgili Güven, hepimizin zaman zaman sorguladığı bir konuyu irdelemişsin..

GÜVEN SERİN dedi ki...



Emin olmak;gerçek imanın,inanmışlığın terbiyesine yürümek; bütün eğrilerden hakiki doğruluğa yürümek;insanı ürperten bir huzur sağlıyor. Teşekkür ederim;paylaşıma katkı ve yazma sanatına,düşünce mimarisine vermiş olduğun destek adına da...