31 Ağustos 2016 Çarşamba

EY NANKÖR OKUR



Ey nankör okur; " Hayat kısa,uğraş uzun
zaman ister.Fırsat seyrek çıkar. Deneyim
aldatıcıdır.Karar vermek; gücün gücü..."

                                                 EY NANKÖR OKUR!


  Hesse, zamanını; kendi alanını kuşatan körlüğe savaş açarken sesleniyor;

 “ Kardeşim, eşim, dostum, ey nankör okur!”

  Çağrılar, davetler hiç bitmeyecek… Uyarı yapmayı sevmiyorum artık. Uyarıyı yapan tabiat, büyük yaratıcı var zaten. İnsana düşen şey; teklifleri sunmak, tercihlere göre yaşamak. Bir yerde bir özgürlük varsa eğer; en güzel özgürlük, iradenin seçimidir; yani kendi seçimimiz…

  Şüphesiz aydınlanmanın sadece bir yolludur bilgi. Kitaplarda, internette ve tüm zamanlara ait yaşamış-yaşayan bütün insanlarda olan şey… Yanı başımızda ki doğal akışta; kumrunun kanat sesinde, karganın bilinçli kurduğu ve koruduğu toplumsal düzende.

 Sadece karga bilimini incelersek, kendi yaşamlarımızdan utanacağımız birçok alan bulursak şaşırmayın. Hiçliğe, nankörlüğe teslimiyetimizi, suskunluk ve kalıplara dayalı hazır yaşamlarla; önyargılarla nasıl da öldürdüğümüzü içim sızlayarak kabul ediyorum.

 Kabul etmesine ediyorum ama pes etmiş de değilim sevgili nankör okur! Biliyor musun değerli nankör okur; Tekirdağ’ın ahşap kaplama kütüphanesi, taş arkeoloji müzesi var. Kütüphanenin ahşap kaplama olmasını yeterli bulmuyorsan, aynı zamanda deniz manzarası da var.

 Manzaranın önemi, hemen aşağıda denizin dibinde bulunan ılgın ağaçlarının sessizliği yeterli olmuyorsa; bütün kıtalara, edebi, felsefi, tarihi alanlara ulaşabileceğin bu kütüphane senin ilgin, olgunluğun sayesinde daha da büyüyebilir; isterseniz içinde, çay-kahve içilecek alanlar bile inşa edilebilir; ey değerli nankör okur…

 Sevgili okur; bazen bir tek cümle, ses bile insanın paslarını silmeye, kararsızlığını yaşama yöneltmeye yetiyor. Yeter ki kendini kimsesiz sayma!

  Değerli nankör okur; edebi süreç öyle bir şey ki; bütün mal, mülk, unvan, nüfus gösterme ve soylu gururları izole ediyor; yani eğitiyor; beklentileri, insanca yaşamı, hiçbir ideolojiye kul-köle olmadan da, ekonomiye, sosyal denge ve adalete saygı duyup, öncülük etme beceri ve cesaretini sağlıyor; değerli, suskun ve nankör okur…

 Şair, durup dururken ve boşana seslenmedi hayatın kısalığını, kuşların uçup gittiğini; şamatanın, kargaşanın biraz da olsa dışına çıkıp, insanın binlerce erdemsizliğinin yanında bir tek erdeminin bile ne büyük lütuf olduğunu hatırlattı.

  Üstelik sevgili nankör okur; insana yakıştırılan bütün ayıplar, günahlar da insanı kontrol altında tutmak isteyen kurumların yüksek beceri ve hilelerinden besleniyor…

Hayat kısa
Kuşlar uçuyor

  Uçup giden kuşların, erişilmezliği, ölümsüzlüğü sanılırken, ne kadar çok kısa zamana sığan ömürleri olduğunu görmüyor, bilmiyoruz. Yerlerine sürekli gençleri bıraktıkları için, sonsuz bir yaşam varmış gibi algılıyor; kendi sağlıklı beden ve ruhumuzu kemirmekle meşgulüz.

 Ey nankör okur; hayat kısa/ kuşlar da uçuyor…

  Edebi dünyaya armağan edilmiş yeni bir şey anlamı taşır mı taşımaz mı bilinmez ama oldukça düşündürücü ve insanın karar vermeye zorlayan; bizi tüketen muhteşem düzeni altüst edecek bir kanat, irade, bizi gezip dolaştıracak, koruyacak ve kollayacak kalkan misali;

  “ Hayat kısa, uğraş uzun zamanlar ister (gerektirir), fırsat seyrek çıkar, deney(im) aldatıcıdır, karar vermek gücün gücü...”

 Aziz nankör okur; bu sunuma karşılık veren, ömrünü edebiyata adamış bir yazar; Enis Batur da şu karşılığı veriyor;

 “ Öyleyse, yetinirim. Yetindiğimden değil, yetinmek zorunda oluşumdan; yetinmek elimdeyken, yetinmeyi yeğlediğimden, az sayıda benzerimle kurduğum ilişkilerin, kütüphanede dolaşan çok sayıda benzerimde yinelendiğini bilir, avunurum.”

 Sevgili nankör okur; şehrinin ıssız yollarını, kütüphanesini, arkeoloji müzesini sadece kendin için; kendin savunman için bile olsa; hiç olmazsa ayda bir kez ziyaret et; et ki çaresizliğin boynunu bükük, gücün, seni maskaraya çevirmesin.

Güven Serin 

 






2 yorum:

Asi ve Mavi dedi ki...

Şair olgun insandır ve bu olgunluğun yansımasında, haksızlıklara karşı çıkabiliyorsa, duyarlıysa, eşitliğe, adalete, özgürlüğe önem veriyorsa iyi bir okurda, şair duyarlılığına sahip olabilir..
Bunun yanında iyi bir okurun burnu da iyi koku alır. Anlama ve algılama boyutunda kendi zaaflarından arınarak kitabın içinde yuvalanır.
Lakin nankör okur, sadece okur. Sorgulamadan, seçicilik katmadan, hazıra konmanın bütün raflarında kendine yer bulur. Seçtiğin konu çok boyutlu ve derin..içine daldıkça genişliyor insan sevgili dost. Teşekkür ederim, emeğin insanı boyutunda,insana dokunan seslenişlere aynı zamanda..Sevgiyle esenkal..

GÜVEN SERİN dedi ki...


Kesinlikle; öğreniyor ve öğretiyor;yoğun baskı;beklentilerden kurtulmuş;yaşamın şiirsel bir törene geçişini müjdeliyor...