26 Nisan 2016 Salı

ŞAİR KIZ


Kamera; Güven   -Tekirdağ


ŞAİR KIZ

  Oscar Wilde Fransız edebiyatını değerlendirirken Fransızların kendi edebiyatlarının farkına vardıkları ve bu sebeplerden dolayı da kendi topraklarından nefret etmeyecek oluşlarını dile getiriyor.

 Aynı zamanda edebiyatın inceliklerini kavrayan toplumların zihin yapısının keskin ve kararlı; esnek, hoşgörülü olacağını aktarıyor.

  “ Hakikati hakikat olduğu için seven ve ulaşılmaz olduğunu bildiği halde hakikati sevmekten vazgeçmeyen o sakin filozof ruhu yaratır.”

 Yelken Kulüp çay bahçesinde, büyük suların hemen yakınında Ömer Beyin yeni demlediği çayı yudumlarken yanıma gelen genç kız; “ İsminiz Güven mi?” dedi. Evet, ama niçin sordunuz; dediğimde şu cevabı aldım;

 “ Sizin edebiyata ilginiz olduğunu teyzemden duydum. Ben de şiir yazıyorum. Paylaşmak isterim.”

  Mutlu olacağımı söyledikten sonra kendi el yazısıyla kaleme aldığı; Kırılmış Kalp şiirini getirdi bana. Altında da Elvin Sunay imzası var. Yani genç şairimizin ismi…

 İnsan yaşamına farklılıkların dokunması kadar güzel, manalı bir şey olmaz. Sıradan bir günün seyri, her gün aynı tekrarı yaparsa; ne edebiyat, ne de sosyoloji için yenilenme yaratır. Buna biraz dokunur, farklı iletişimler, anlatımlar yapılırsa, doğanın mayalanması gibi bir şey başlıyor; yeni bir üretim gibi bir şey…

 Elvin Sunay; genç şairi bana yönlendiren, onu tanımama fırsat veren kişi Emine Hanım… Gelişmeye sımsıkı tutunmuş, yaşamın ritminin hareketten, dönüşümden beslendiğini anlamış bir insan.

 Elvin’in gözlerinde şairinin pırıltılılarını görmemek imkânsız… Tıpkı, Behçet Necatigil’in Hilmi Yavuz’da gördüğü şair gibi… Cemal Süreyya’nın Selim İleri’de gördüğü yazarlık gibi…

 Evlin bana verdiği şiirinde Kırılmış bir kalbi, özür bekleyen bir ruhu, babaanneye duyulan özlemi anlatıyor. Yarın bir başka duyguyu ve bir başkasını; sonra, düşleri, erişilmezliği; belki de sonsuzu algılamayı, anlamayı anlatacak…

 Oscar Wilde Fransız edebiyatına, orada bol olan edebiyatçılara duyduğu özentisini şöyle anlatıyor;

 “ Böyle karakterler İngiltere’de ne kadar az; oysa ne kadar şiddetle ihtiyaç duyuyoruz onlara! İngiliz zihni her zaman öfkenin egemenliğinde! Milletin aklı ikinci sınıf politikacıların ya da üçüncü sınıf ilahiyatçıların o sefil ahmakça çekişmelerinde heba oluyor. “

 Ülkemizde ki durum tam da Oscar Wilde’nin kendi ülkesi için yüzyıllar önceki tespiti gibi değil midir? Kabalık, argo, şiddet toplumun her yanına sarmışken, tam da bu zamanlarda, edebiyatın, sporun, sanatın, felsefenin bizi kucaklaması gerekiyorken; üniversitelerimiz daha çok özerk, özgür ve bileme yönelmesi düşünülecekken, insan aklı, düşüncesi yokmuşçasına, sıradan ve birbirine benzeyen insanların ortaya çıkması, gelişen ülkelere katar olmak, gelişen dünyanın uydusu kalmak anlamına gelmez mi?

 Elivin Sunay’ın; küçük şairin kalemiyle, mısralara, sözcüklere dokunacak-dokunmuş olması ümit verici, gecenin şafak vaktine gülümseyen bir gün gibi bir şey…

 Benim ona nasıl bir faydam dokunun bilemiyorum! Behçet Necatigil’in Hilmi Yavuz’a dediği gibi; daha çok şiir oku. Büyük ve önemli şairleri yakından takip et, demekten başka… Bir de; Cemal Süreyya’yı, Orhan Veli’yi, Ahmet Muhip Dıranas’ı, Can Yücel’i, Nazım’ı, onlar gibi daha onlarcasını, yaşayan veya yaşamdan ayrılmış daha nicesini, dünya edebiyatını;

Goethe’yi, Lorca’yı, Charles Baudeleire’yi, Shakespeare, Maria Rilke ve Rimbaud’u demekten başka ne gelir elden; edebiyat, tıpkı evrenin bir parçası gibi; durmadan derinlere doğru genişliyor; ona bakan teleskop ne kadar gelişirse gelişsin, gözlerimiz ne kadar keskin olursa olsun; her daim bir yetmezlik içinde öğretirken öğreneceğiz…

  Son sözü Elvin Sunay’a bırakıyorum;

Kırılmış bir kalbin tamiri/ Hala sürüyor…
Ey Hayat! / Benimle oynama! / Daha uyduracak bahanen var mı? / Senden beklediğim çok şey mi?/ Basit, ufacık bir ÖZÜR istiyorum…


 Güven Serin 

2 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...

Kabalık, argo, şiddet toplumun her yanını öylesine sarmışken, tıpkı Oscar Wilde’in kendi ülkesi için yüzyıllar öncesinde duyduğu endişeyi bugün bizler de aynı şekilde duymaktayız. Ben özellikle hiç umut edemeyeceğimiz bazı sanatçı ve aydın kesiminden benzer davranışlarla karşılaştığımda daha da çok üzülüyorum. Oysa bu şiddet ve kaba söylemlere aynı şekilde karşılık vererek toplumu düzeltemezsiniz..

Diğer yandan ruh beslendikçe gelişir! Hayata engin bir öngörü ile bakan ve dokunduğu hayatlara, sarf ettiği büyük emeklerle değer katan sanatçı, düşünür ve aydınların izini sürmek..bol bol okumak ve sonrasında bilgi birikimleriyle kendine bir yol açmak ve bu inançla (emek, sevgi, sabırla..) edebi çizgide yürümek, en doğru yol olsa gerek. Şair olmak isteyen genç kızımız Elvin'e başarılar diliyorum. Bu anlamlı yazı için teşekkürler Sevgili Güven. Usta kalemin hep var olsun.Esenlikle..

GÜVEN SERİN dedi ki...



Teşekkür ederim Esin;her daim edebi düşüncenin,sanatsal üretimin içinde kalmış olmana;saygı ve minnetle...