21 Ocak 2016 Perşembe

YATA YATA PARA KAZANIYORLAR


Kamera; Güven  Pera Müzesi

Dışarıda özgürlük var; ama ilk önce içeride; irade de başlamalı...


YATA YATA PARA KAZANIYORLAR

 Tekirdağ Caddelerinde nadide görünen kar ve soğuk var. Araçların üzerine düşen beyazlık ve ağaçların; karın yağdığını onlara bakarak daha iyi anlıyor insan. En güzelini ağaçlar sergiliyor.

  Mevsimin dönüşüme ve yaşama olan katkısını anlatıyor; şiir, resim, öykü tadında… Yanından geçtiğim bankanın önünde kuyruk var. Reklâmı bol olduğu için bolca kredi kartı dağıtmış bankalardan birisi… Bilirsiniz, bizim insanımıza sayın bayım, sayın bayan deye seslenildiğinde beyefendi, hanımefendi sayıldığı an; akan sular durur. Bu yüzden de bolca banka kartı dağıtıldı zamanında…

 Bolca kart dağıtılan bankanın önünde bekleşen insanlar-insancıklar birbirinden yüksek destek aldıkları için, içerisinin de duymayacağı ince ayarı yaparak bildik o seslenişi yapıyorlar;

 “ Yata yata para kazanıyorlar.”

  Bu sözcük aruz vezni kalıpları gibi bildik, tanıdık hale gelmiştir. Mağduriyete düşen özellikle bir kurumun sırasında bekleyen birçok insanımızın seslenişidir. Bir dua mıdır, yoksa başka bir şey! (...)

  Hâlbuki bilenler bilir; kurumların içerisinde konfor vardır var olmasına… Yaz aylarında klimaları çalıştığı gibi kış ayları da sıcak üfleyen klimaları oldukça iyi ısıtır. Çay ve su içecekleri hemen yakınlarındadır. Bolca sigara içme arzusuyla ilk fırsatta kuytu bir köşeye çekilmek isterler. Bütün konforları budur işte…

  Dışarıdan bakınca ne hoş gelir bir kurumun-kuruluşun sabit gelirine, rizikodan uzak halleri olan aybaşı maaş alımlarına. Bir yere aitlik, bedene binen rahatlık, ruhsal aktivitelerin de sabitlenişine, şartların, kuralların insan hürriyetine nasıl dokunduğunu, içten içe haylaz bir rüzgâra nasıl imrenilip küfredildiğini ancak içeriye; o soylu koltuklara hapsedilmiş olanlar bilir.

 Üstelik de “ yata yata para kazınıyorlar” dediğimiz bir sürü çalışanın yata yata para kazandığı da yok. Aldığınla ancak geçindiği için muhtemelen onların da çoğu dışarıda bekleyenler gibi kredi kullanmıştır.

 Heyecanı, duyguları bol olan halkımın, bu tür seslenişleri de boldur işte… Aslında niyeti o kadar saf, o kadar saftır ki, merada otlayan bir koyun kadar zararsızdır. Koyuna saygı gösterdiği kadar keçinin çevikliğini, kedinin sessizliğini, karıncanın istikrarlı oluşuna saygı duysaydı; içeridekilerin kazandığı paranın azlığına kurban olur, onlara ilk fırsatta cömert davranırdı.
Üstelik teknolojinin nimetlerinden de yararlanır; bilgisayarını açıp, harcını, borcunu görür ve ödemesini birkaç saniye içinde, kahvesini yudumlayarak; YATA YATA yapardı…

Yaşamın seçeneklerden ibaret olduğunu en güzel edebiyat, felsefe anlatır. Hani bizlerin oldukça uzak durduğu; birkaç güzel konuşmayı edebiyat, bir iki felsefi terimi, felsefe sanıp korkup kaçtığımız şeyler; tıpkı, tarih, coğrafya, siyaset bilimi kadar önemli ve değerli şeyler…

  Üstelik yatmanın da, çalışmanın da anlamını ve cesaretini veren, kim olduğumuzu, kimin için yaşadığımızın anlamına anlam katan yüce hissedişler…

 Konu bu kadar güzel olunca, birbirimize hem çok yakın, hem de çok uzak, hem çok merhametli, hem çok gaddar bir dünyanın içine güzel bir şiiri Yevgeni Yevtuşenko’dan sizlere hediye etmek isterim;

Bambaşka bir insanım ben
Hem çalışkan
Hem tembelim,
Bir amacım var ama amaçsızım yine de!
Elim her işe yatmaz öyle
Beceriksizim,
Utangacım, kabayım,
Hem kötüyüm, hem iyiyim
Kutuplar birleşir içimde
Doğu’dan Batı’ya kadar,
Kıskançlıktan sevince kadar,
Bilirim, böylesi sevilmez insanım,
Ama asıl değerli olan
Bana kalırsa kutuplardır!
Saman yüklü bir kamyon gibi
Yüklüyüm ben de
Sesler arasında uçarım,
Dallar arasında uçarım
Gözlerim kelebeklerle dolu,
Samanlar taşar her yanımdan,
Bütün canlıları selamlarım!

 Güven Serin  










2 yorum:

ASİ VE MAVİ dedi ki...

Sevgili Güven,içerik güzel olunca ''Yevgeni Yevtuşenko' ya gelsin...Ah o deli zaman dehlizleri.Bir dönemeçtesin .Durup bakıyorsun hayata .Az ötende duran şaire dönük yüzün .Her acı sağnağında ,her sevinç ışığında sonsuzluğun dilini anlamak ,hayata daha varsıl ,güçlü bakabilmek için ,yüzünü şairin sözlerine dönüyorsun .Sözlerin yolculuğunda sevincin,aşkın,tutkunun ,tenin ,tinin,tarihin bilincin bilginin anlamını kavramaya çalışıyorsun.Sözlerin alınganlığında hayatların soluğunu dinliyorsun .Nerden tutuldun ,o büyülü dünyaya. Ölmek ve yaşamak zamanının gizemini nakşettin mi yüreğine .YERYÜZÜNÜ KUCAKLAR GİBİ KUCAKLIYORUM ŞAİRLERİ..Dışarıdan bakınca, Onlarda yata yata yazıyorlar..

Olcay

GÜVEN SERİN dedi ki...


Çok teşekkür ederim;özüne inmiş olanların sanatına saygı ve sevgiyle..