27 Mayıs 2015 Çarşamba

PERA'DAKİ HAYALET


SES 1985 SAHNESİ-HALEP PASAJI

BABA VE KIZ Ferhan Şensoy ve Müjgan Ferhan Şensoy

İkisinin de elleri öpülecek;sanata inanmışlık ruhu varsa
bedeninizde...


PERA’DAKİ HAYALET

 Pera’daki Hayalet bir tiyatro oyunu. Yolun yolcusu olmuş Ferhan Şensoy’un kızları Müjgan Ferhan Şensoy ile kardeşi Neriman Derya Şensoy’un oyunu…

  Halep Pasajı Ses 1985 Ortaoyuncular Tiyatro Sahnesi, geçmişe açılan pencere gibi… Ama bu pencere aynı zamanda bugünün ta kendisi… Halep Pasajı gecenin ve yaz zamanına haykıran baharın sıcak havasızlığıyla dolu görünürken, sanatın gizemi, büyük kırmızı perdenin sahne ile seyirci arasındaki büyük uzlaşmacı çağrısıyla ortaya çıkmıştı.

  Derinliği olan sahnenin, loca ve balkon kısımları, tavanda oluşturulmuş süslemeler ve geçmişe ait renkler; bugüne ait Pera’daki Hayalet oyununu yazan ve yöneten; Ferhan Şensoy’un kızı Müjgan Ferhan Şensoy… Kendisi ve kız kardeşi Neriman Derya Şensoy, Ses 1985 Ortaoyuncular Tiyatrosunun büyük geleceği… Aynı zamanda onlar bir Y Kuşağı…

  Y Kuşağı kimdir? Popüler Kültür içinde çok hızlı değişen, çok basit yaşadığını sandığımız gençlik topluluğudur. Aynı zamanda dört işlem yaptıkları idea edilen, istedikleri olmayınca hayal kırıklığı, depresyon yaşadığını bildiğimiz kültür…

 Halep Pasajına, Ses 1985 Ortaoyuncular Sahnesine tüm yorgunluğumu, uykusuzluğumu da yanımda getirdim. Yanım, sanat, dost, yol ve yoldaş kokuyordu. Tiyatronun yarıdan fazlası dolmuştu. İlk kez gittiğim Ortaoyuncular Sahnesi uykumu masalımsı bir sanatsallık içinde ödüllendiriyor; bugünün kapısından düne, önceki güne ve diğer zamanlara giriyor hissiyle Loca’ya çıktık. Loca’nın ismi Haldun Taner’di. Bildiğimiz o güzel insan; insana dair, bir başka tiyatro, hikâye yazarı… Kadıköy’e gidince ismi verilmiş sahnesinin çay salonuna gidip, bir yudum çay içip, insan kokuları dinlediğim, beklediğim yer…

  Pera’daki Hayalet günümüzün gençliğini anlatıyor. Bu oyunu yazan ve yöneten Müjgan Ferhan Şensoy da genç bir kız. Bu gençliğin içinde; Pera’da, yani Beyoğlu’nda yaşıyor. Sahnedeki Pera Cafe’de gençlerin her gün gittikleri çay-kahve salonlarından birisi.

  Bu gençlerimizin biricik arzusu; ÜNLÜ olmak… Ünlü olmayı kim istemez ki? Her an patlayan flaşları, sürekli senden söz eden gazetelerin, televizyonların muazzam göz alıcı, yapay bakışları ünlü olduğunu sanan insanı bir süreliğine oyalar… Bazı ünlüler bunu çabuk fark eder; bedenlerini titreten ünlü masalını ve masalcıyı ürkütmeden yaşamın özüne; sadeliğe, insanın girdaba düşmemek için, diğer insanları ve doğayı daha iyi duyabileceği dingin uğraşa koyulur.

 Ünlü olmuşların ünsüz sonları kimseyi ilgilendirmez. Bunlar kişisel bir tercih, bir kader, hatta ceza gibi görülüp, ünlü olanın ünsüz sonunun insanlık sunumu, korkunç gösterimi, yeni ünlü olacakların ibretsel gerçeği değildir. Popüler Kültür, akademik çalışmalar, bu çalışmaları sanata dönüştüren, yazarlar, şairler, çizerler tarafından kazandırılan eserlerle ilgilenmeyi kayıp olarak görürler. Bir de ayıp olmasın diye “ zamanımız yok” derler… İyi mazeret…

 İşte bu zamanın bir oyunu, diğer zamanlara ait tiyatro salonunda sahneleniyor. Sahnenin o büyük kırmızı perdesi açılmadan önce Ferhan Şensoy’un nükteden tınılarla söylediği şarkılar ve sahne diyalogları duyuluyor.

 Bu sahneye, bu ses; ne güzel yakışıyor… Yakışma nedir ki? Uyum sağlama… Ritme, ahenge, duyuma, uzama zarafet ile gösteri yapma…

 Oyun başlamadan önce oyun içine yayılmış Ferhan Şensoy sesleri, uykumu yok sayar göz kapaklarımı tam olarak aralamasa da beynimdeki o muhteşem yolculuğu, bir süre sonra bu sanat olayı ve mekândan ruhuma damlayacak olan eşsiz damlaları merak ederek gülümsüyorum…
Elim elinde sanatın; yüreğim yüreğinde ve hücrelerim hücrelerinde…

 Kırmızı büyük perde, tarihi öncesi çağların kokusunu duyar gibi oluyoruz. Ferhan Şensoy’un sanatsal, sanat potası içinde erimiş, kendi tonunu, rengini yaratmış nüktedan sesi son bir uyarı yapıyor; cep telefonlarını kapatmak üzere. İsteseniz kapatmayın; cep telefonu çalacak olunursa, çalan cep telefon sahibi yine sanatın zekâsıyla SUÇLU ilan edilecek… Kesinlikle herkes bu uyarıdan sonra can havliyle cep telefonlarını kontrol etti.


 Ben de öyle; üstelik doğru dürüst kullanmadığım ikinci telefonu bile saklandığı delikte bulmak için büyük bir telaş ile arayıp, sessizliğe davet ettim…

 Yer Halep Pasajı. Sahne, Ses 1985 Ortaoyuncular. Pera’daki Hayalet. Yazan ve yöneten Ferhan Şensoy’un kızı Müjgan Ferhan Şensoy. Aynı zamanda oynayan da… Değerli sanatçılar, o havasız mekâna oksijen üreten yeşil orman gibi; çok değerli bir gösteri; ünlü olmanın delisi olmuş toplumun, çıldırtan istekleri, yaşama çok hızlı dokunuşları; belki bizim yaşamımıza bir ahenk, bir renk, bir duruş ve fark ediş getirecek…

 Gidin ve destek verin; büyük telaştan, çırpınıştan size kalan vaktiniz varsa…

Güven Serin 



 






Hiç yorum yok: