26 Mayıs 2015 Salı

ÖZGÜRLÜK YOLU (YABANA DOĞRU)


Yalnız gerçeği saf gerçeği aramak için yola çıkmış
onu doğanın kollarında bulmuş bir genç. Yaşama
yedi milyarlık sürü içinden insan elleri,iradesiyle
sarılmış. O bilinen unvanları reddetmiş;ilk önce
gerçeğe yürüdü ve doğanın içinde buldu gerçeği;
o muhteşem süreci ve süzülmeyi...


Sihirli Otobüs

Kendi fotoğraf makinesi ile çektiği son anlar;
doğanın içinde Alaska'da iyi bir eğitim gördükten
sonra bir mevsim gerçeği arayıp bulduğu eski bir otobüs
yanında,yaşama gülümseyen,gerçek bir yüz...


ÖZGÜRLÜK YOLU (YABANA DOĞRU)

    Alabildiğine koşan insanlık teknolojinin zirve yaptığı bu dönemde insan çığlıklarıyla dolup taşıyor. Akdeniz, göçmenlerin mezar anıtlarıyla dolup taşıyor. Hiç kimsenin adını bile hatırlamadığı, çocuk, kadın erkekler; iç savaştan, yoksulluktan kurtulma hayaliyle Avrupa'nın yolunu tutmuş…

 Yaşadığımız ülkemiz de öyle. İstanbul'a yolunuz düşerse, bir adres sormak isterseniz; size yardımcı olacak birisi; orada karpuz, simit satan veya boşta iş bekleyen Suriyeli esmer bir çocuk olacaktır. Her an yaşamın içinde, yaşam koklayan esmer, siyah bakışlar…

 Yaşamı sadece kitaplarda, televizyon kanallarında, sosyal medyadan takip ederek anlayamayız. Dokunmalı, koklamalı, yaşamın içindeki insanları, onların hüzünlü terleriyle terlerimizi birleştirerek anlamalıyız. Bir gün anlaşılmamak kuşkusu, bir gün yokluğun hiçliğine düşmek korkusu kendiliğinden yok olur. Esas olan anlamaya, iradenin o yüksek erdemiyle bu geçiş töreninde, her canlının bir hakkı olduğunu kabul etmeliyiz…

 Sinema sanatı anlatma yollarından sadece birisidir. Sinemanın büyülü beyaz perdesi ve rahat koltuklarımız, daha sonra kendi seçimini yapıp, güne ve geceye, insan ve diğer canlı seslerine karışma cesareti verdiyse; yolunuz aydınlıktır artık. Ay ışığında, hatta yıldızsız gecelerde bile açıktır; yön bulma, koku alma, ses algılama kanalları; yüce bir hissiyata dönüşür…

  Özgürlük Yolu (Yabana Doğru) 23 yaşında üniversiteyi başarılı bir şekilde bitiren genç bir adamın gerçek hikâyesidir. Bu zamana yakın bu zamanın ritmi, anlayışı ve karşıtlığı ile doğan, sonlanan kendi izini romana, sinemaya ve oradan da tekrar bizlere aktaran bir yaşam iksiri…

 Genç adam, birçok ailenin istediği gibi; başarılı bir öğrenci… Ve imkânı olan ebeveynlerin yapacağı gibi ona da okul biter bitmez pahalı bir araba hediye edilmek isteniyor. Araç reddediliyor elbet. Elinde bulunan eski arabasıyla yetinmeyi biliyor. Üstelik onun aradığı başka bir şey var! Gerçek… Her dönem, kendi boyutunu yaratan, insan ruhunun açlığına göre değişecek gerçek…

  Onun aradığı ve seslendiği gibi; “ Bana aşk, para, inanç, şöhret yerine gerçeği verin.”

Bu inançla üniversiteden sonra babasının hesabına yatırdığı yüklüce miktardan oluşan parayı yoksullara dağıtıyor. Bütün kartlarını kesip atıyor. Farklı yerlerde çalışarak diğer insanları, toplumun içinde bulunan yaşam çeşitliliğini fark ediyor. Tek hedefi vardır; Alaska’ya gitmek… Bütün çabası, çalışması bunun içindir…

 Böyle de oluyor. Sonunda gerçeği bulacağı Alaska’ya gidiyor. 23 yaşında bir genç adam. Gerçek bir din adamının aradığı, filozofların bir ömür peşinden koştuğu, Astronomi Biliminin şaşkınlıkla içine dalıp, bir türlü yetişemediği derin evrenin gerçeği.

  Tüketim her alanda kendi çığını, büyük çığlıklarla büyütürken, birçok insanın üniversite ve bize aşılanan güzel bir gelecek kurma hayaliyle yanıp tutuşurken, Cristopher MacCandlesss’in, yani genç bir adamın seçtiği yol ise gerçeği bulmak. Bir mevsim de olsa Alaska’nın derin yalnızlığında, kendi gerçeğine dokunmak… Aradığı şey; muhteşem bir şey… Paradan, aşktan, şöhretten önce olan şey; yani yaşamın nadide bir şey olduğudur. Bu nadide şeye hangi zarafet, bilgi, görgü ile yaklaşılacağını; bir gün, şöhreti mi, alın teriyle yaşayacağı mütavazı bir hayatı mı seçeceğinin gerçeğini. Önüne çıkan ilk kızla gönül eğlendirmek mi, yoksa son ana kadar bekleyip büyük bir aşk yaşayacağı, ona aşkı verecek kızı mı aramak! Alaska’da bulmak istediği bütün gerçek bunlardır. Yaşamı, küserek, kinlenerek, hilebazlığın sınırsız kurnazlığıyla mı yönlendirmek, yoksa bilginin, fikirlere dönüşen hoşgörünün o muazzam dengesi olan irade, öz denedim ile mi ödüllendirmek…

 Özgürlük Yolu aynı zamanda gerçeği ararken gerçek bir yaşamın hikâyesidir. Bu yolculukta kendi ismini bir kenara bırakan Christopher, Alaska yolculuğuna, kendi özüne giden yolda Alexander Supertremp ismin alıyor. Yani, SÜPERBERDUŞ…

 Berduşluktan, gerçekten, değişimden, hatta kendi bedenimiz içinde saklanan evrenden korkuyorsanız bu filmi izlemeyin. Bu gerçek hikâyenin sonu; bildiğimiz sonlardan değil. Devreye doğa giriyor. Ve bu doğanın doğallığı içinde kendi kamerasıyla kayıt altına aldığı son sözler şunlar oluyor;

“ Ya yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım, o zaman siz de benim şu anda gördüklerimi görür müydünüz?”

Güven Serin  





2 yorum:

maviye iz süren dedi ki...

merhaba :)
severek izlemiştim ben de bu filmi,
aynı konuyu ele alan yaban 2014 filmi de güzeldi.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkür ederim;insanı etkileyen,sinema sanatıyla,genç bir insanın irade ve hissiyat ile yaptığı tercih;oldukça etkileyici...