19 Mart 2015 Perşembe

SEVİNİN SEVİNİN SEVİNİN


Kamera; Güven     Alaçatı


SEVİNİN SEVİNİN SEVİNİN!

Leo Tolstoy en yakınındakilere bu şekilde seslenirmiş; “ Sevinin, sevinin, sevinin! Günün sevincini sonuna kadar yaşayın! Eğer, o gün sevinemediyseniz, hatayı kendinizde arayın!” diyor; filozof yazar.

 Demesi kolay, bir de uygula; diyenleri de duyuyorum. Senin tuzun kuru, diyenler de var. Hilebazlığın 300 çeşidi varmış. Mazeretin kaç çeşidi bilemiyorum… Soylu mazeretlerimiz; her daim bizi kurtardığını sandığımız; hâlbuki bizi kurutan şeyler…

  Akdeniz, Ege, Marmara’da tekne gezintileri yaparken en çok etkilendiğim şey; kayalık tepelerde, taşların içinden, uçurumun boşluğuna uzanan çam ağaçlarının üstün yaşama gayretidir. Yaşanmaz sanılan yerde ne büyük yaşam; gerçek, yeşil bir dünya kurmuşlardır. İnsanın mazeretlerini yerle bir edecek kadar güzel ve görkem…

  Viran kale duvarları üzerinde de buna benzer örnekleri; özellikle incir ağaçlarının büyük gösterisini izleyerek yapabilirsiniz. Bir avuç toprağa tutunmanın, yaşam dehlizlerine uzanan köklerin toprak, su ile buluşmak için ne muazzam bir yolculuk yaptığını ilim insanı titizliğiyle görmek mümkündür.

 Sevinin, sevinin, sevinin! Sevinmek için her şey var bu diyarda. Üzülmek için yeterince zamanımız oldu. Yüzyıllardır üzülüyoruz. Ağıt yakıyoruz. Destan yazıyoruz… Şimdi, bizden öncekilerin adları bile okunmazken, bizim sonumuz da belliyken; dünyanın hiçbir şeyi; korkusu, sevinci, malı, mülkü, gururu, gaddarlığı, hilebaz lığı bitmeyecekken; onu bitirme görevi “bize verilmiş” gibi yapmanın, durumdan görev çıkarmanın anlamı var mıdır?

  Sevinelim; sevin duyalım! Mizahı unutmadan! Nasrettin Hocayı, Yunus'u, Pir Sultan’ı, Aziz Nesin’i hatırlayarak…

  Sevinilecek o kadar çok şey var ki! Yüze Suyu Takip Sistemine göre Tekirdağ kıyılarında halen yüzülecek plajlar var. İyi, orta derecede… Henüz bütün balıkları bitmemiş görünüyor… Gidene, yok olana ağıt yakmak yerine; ilimin öncülüğünde doğa ile barışın çok kolay olacağını, denizleri çevreleyen illerin, kasabaların bilinçli insanlarıyla birkaç yıl içinde alınacak önlemlerle balıkların, maviliğin yeniden daha çok çeşitleneceği gün gibi ortada; sevinin!

 Hava Kalite İndeksine göre Tekirdağ’ın insan sağlığı açısından şu anki durumu; ORTA! Yani fena değil. Bizleri solunum açısından konforsuz bırakmayacak kadar… Sevinelim buna. Sevinirken daha iyi yaşam, hava kalitelerinin olabileceğini, olması için insanların, insancıkların daha duyarlı olması gerektiğini bilerek; sevinin, sevinin…

  Bir başka sevinilecek şey; Tekirdağ İletişim Merkezi Alo 153 hattını kullanıma açmış; sitelerinde halka duyuruyorlar. Sizde duymuş olarak, kendi duyurularınızı daha çok sevinmek, daha çok mutlu olmak ve daha çok şehirli olma adına yapın; sevinin, sevinin…

 Eskişehir Şehir Tiyatroları 2 TL ile 10 TL arası sanatsal faaliyetlerini yıllardır yapıyor. Eskişehir’de sahnelenen oyun sayısı sadece bir yıl içinde yüzlerce… Eskişehir’in sanat, altyapı, kültürel, ulaşım, otel, turizm bakışı batı ölçülerini zorlayan düzeyde… Eskişehir’in iyi bir ölçü, öncü kabul edileceğini düşünerek; üzüm üzüme bakarak kararacağını bilerek; sevinin, sevinin…

  Kayseri’nin muhafazakâr bir kent olmasına rağmen; daha 1950’lerde başlayarak altyapı, yol, park, ulaşım, trafik sorunlarını batı ölçüsünde, batılı mühendisliğin, mimarinin yardımıyla çözmüş olduğunu bilerek; aynı şeyi şehrimiz için istemin bir sürü insanca yanı olduğunu bilerek; sevinin, sevinin; SEVİNÇ duyun dostlarım…

 Çeşme, Alaçatı, Bozcaada, Antalya Kaleiçi, Şirince, Beyoğlu taş ve ahşabın kıymetini gördü; getirisinin soylu tadını hissettiler. Bu sayede mimari, mühendislik gökdelen olmaktan kurtuldu. Buruk bedenlerin ruhları bize teşekkür ediyor; Sevinin, Sevinin, Sevinin…


 Güven Serin 



 





 


  

Hiç yorum yok: