2 Şubat 2015 Pazartesi

BİLİMİN ÖĞRETİLERİ


Büyük ilerlemeler,büyük atlamalar;yine de,
muhtaçtır insanlık;süzülen kültürlere,geride bırakılan
folklora...

BİLİMİN ÖĞRETİLERİ

  Büyük bir hızla ilerliyor dünya. Evren de öyle. Başımızı o muhteşem gökyüzüne kaldırıp baktığımızda uçsuz bucaksız derinlikte hareketsiz duran hiçbir nesne yok. Gezegenler, yıldızlar, güneşler, galaksiler; hepsi belli yörüngelerde inanılmaz hızlarla dönmeye, yol almaya devam ediyorlar.

  Dünyaya ne zaman indiği belli olmayan canlıların evrimi de ayrı bir gizem içinde yol alıyor. Kiminin nesli tükenirken, kim bilir hangi ıssızlıklarda başka canlıların yolculuğu kendi kozasını örüyor…

 İnsanoğlunun merakı, uzay aşkı, dünyadaki ihtiyaçların iteneği; yüzyıllardır duraklamış görünen insanlığın teknolojik gelişimi, son yüzyıl içinde çoğu insanın algılamayacağı aşamaya gelmiş bulunuyor. Sanırım bu gelişmeler duracak gibi değil; hız arttıkça merak, sorunlar, ihtiyaçlarda artıyor.

  2015 yılında Tıp Dünyası en azından bazı ülkelerde yepyeni ameliyat yöntemleri denenmeye başlanacak. Kısacası, bilim dünyasına açıklanan haberin başlığına göre;

 Azrail’i Aldatmak adı altında, öbür tarafı kısa süreliğine ziyaret olarak değerlendirilen devrim niteliğinde sayılacak bu uygulama şöyle olacak;

 Ölümcül yaralanmalarda hastanın yaşam belirtileri geçici olarak durdurulacak. Doktorlara zaman kazandıracak bu uygulama esnasında hastanın bedeninde bulunan kanın tamamı çekilecek. Boşaltılan kanın yerine tuzlu su doldurulup vücut hızla soğutulacak. 10 C’ye inen vücudun hiç kanı kalmamıştır. Soluk alamaz ve beyin faaliyetleri durmuştur. Bilim çevrelerinin açıklamalarına göre, normal koşullarda böyle durumda bir hasta ölü farz edilir.

 Bu sıcaklıkta hücrelerin oksijen almadan da canlılığını koruduğu anlaşılmış. Daha sonra hasta için gerekli işlemler yapıldıktan sonra, doktorlar vücudu yavaş yavaş kanla ısıtacaklar.

 İlim durmadan ilerliyor. Büyüklü küçüklü o kadar çok yenilik var ki; her alanda büyük bir koşu yaşanıyor. Daha dün yamalı pantolon devri yaşanırken, bugünün insanı neredeyse her gün bir pantolon giyiyor. Üretimin yanında tüketim de aynı hızla akıyor.

 İnsanın bu koşuya ne kadar uyum sağlayacağı zamanla anlaşılacak. Daha konforlu, daha uzun süreli yaşamlar adına ilim; yani araştırmacılar bir saniye bile durmadıkları ortada. Büyük şirketler devasa harcamalarla araştırma kuruluşlarına kaynak aktarmaya devam ediyorlar.

 Esas sorun; ülkemiz bu dünyanın neresinde? Üniversitelerimiz ne kadar özerk? Dünyada ki 20 Bin üniversite arasında ilk 2 Bin ölçüsü; sonra ilk 500 yüz ve ilk yüz ölçüsüne göre üniversitelerimizin oranı bellidir;

  İlk 2 Bin üniversite arasında ülkelerin muhteşem yarışı şu şekildedir; ABD 336 Üniversite ile birinci. Onu Çin 219 Üniversite ile izliyor. Sırasıyla; Japonya 152, İngiltere 107, ülkemiz ise ilk 2 Bin Üniversite arasına 76 üniversiteyle giriyor.

 Şehrimin Namık Kemal Üniversitesi şimdilik bu sayıların içinde yok. Hızla büyümesine rağmen, hızla, merakla alacağı yolu görmek istiyorum. Sadece öğrenci sayısında büyümenin liseden farkının ne olduğunu dünya üniversiteleriyle karşılaştırınca ortaya çıkacak.

 Ayrıca merak ediyorum; ülkemin üniversiteleri, şehrimin üniversitesi; araştırmaya, eğitim vermeye ve bulundukları toplumun kalkınması için nasıl çalışmalar yapıyorlar. Aldıkları yolun bilimsel, sanatsal ve toplumsal karşılığı ne durumdadır?

 Bilim bu kadar gelişmeye imza atmaya hiç bıkmadan devam edecek. Bizim gibi ithal aşkıyla yanıp tutuşan ülkelerin dövizleri, kazançlarımızın büyük bölümü de dışarıya; ilime, emeğe, insana, sanata değer veren ülke zenginliklerine akmaya devam edecek; belli olan budur işte…

 Güven Serin 

5 yorum:

kahraman dedi ki...

çok güzel bir bolg olmuş, eline sağlık.. bende edebiyyatincileriblogspot.com adresli blog hazırladım.blogumu ziyaret etmeye, okumaya, yorum yapmaya davet ediyorum.

kahraman dedi ki...

çok güzel bir bolg olmuş, eline sağlık. düşüncene sağlık, bende bir blog hazırladım ve seni ziyarete davet ediyorum.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Hoş geldin Kahraman. Teşekkür ederim. Bloguna girdim ve beğendim. Tebrik ediyorum. Edebiyat içinde,müziğin notalarında olman çok güzel;saygılarımla...

MAVİ dedi ki...

Sevgili Güven;
Bilim, doğal ve sosyal gerçekliğin daha iyi anlaşılmasını ve belirli ölçüde de olsa denetlenmesini sağlarken, dediğin gibi dünyadaki ihtiyaçların iteneği; toplumun üretim biçimini ve gelişmesini de belirliyor.
Bir toplumun bilim düzeyine baktığımızda ise onun geri, az gelişmiş ya da gelişmiş olup olmadığını görebiliyoruz.
Bilimde süreklilik arz olduğu için bilgi üretimi hiç bir zaman durmamıştır.
Her dönemin bir yasakçı zihniyeti olmuştur ama ne olursa olsun bilim ''süreklililk, yenilik''ten hiç vazgeçmemiştir.
Bilimimin öğretileri, her gün yeni bilimsel bilgiler ortaya çıkarmakta ve denenebilen yada var olan bilgilere dayalı yeni bilgiler eklemekte.
Bütün bunlara baktığımızda ise, tanımladığın gibi, ünversitelerin öğrenci sayısı değil, kalitesi ve bilimsel gerçeklerle ne kadar yol aldıkları önemli.

Bilimsel zihniyetin oluşmadığı yada kısmen olduğu ünversitelerimiz halen sıyaset üzerinden kendilerine bir zemin bulma teleşındalar ne acı bir durum. Üniversiteler; bilimin, ilimin aydınlattığı özerk yerler olması gerekirken, kişi ve kişiler üzerinden yönetildiği anda bilim karanlık çağına geri döner.

Oysa insan sahip olabileceği bilimsel zihniyet yoluyla hem kişisel yaşayışını ve hem de toplumsal yaşayışını düzenleyebilir.
Buna bağlı olarak da içinde yaşadığı toplum için çalışmayı öğrenebilir.
Günümüz türkiyesine baktığımız da ise; beyin göçümüz hep devam etmiş, çekip gitmişler. Bilim yolunda aydınlanmış bu güzel insanlara sahip çıkamamışız. Biz halen namusu iki bacak arasında arayan, değerleri al aşağı eden, parayı amaç edinen,kadını kul gören zihniyetle uğraşıyoruz, bundan olsa gerek bilimsel zihniyet bizimle kol kola bir türlü girmiyor.

Olcay Kasımoğlu

GÜVEN SERİN dedi ki...


Bilimin çekiciliği,evrenin değişime muhtaçlığı kadar gerçek ve kararlı sevgili dost. Ne kadar baskı yapılırsa yapılsın,binlerce yılın bekleyişi bitti artık. Meraklı,aç,susuz ve istekli beyinlerin koşacağı adresler belli... Oysa kendi ülkemizin,bu değerli toprakların ve bu topraklar üzerinde yaşayan güzel insanların da bu değişime o kadar çok ihtiyacı var ki....

Çalışmaya derinlik katan yorumuna teşekkür ediyorum..