19 Şubat 2015 Perşembe

AVAZ AVAZ ÜÇLEME


Kamera; Güven  Pera Müzesi


AVAZ AVAZ ÜÇLEME


  Üç sayısının anlamı oldukça büyüktür. Yaşamımızın her anında karşımıza bir başka kavramların karşılığı olarak çıkar.

  Coşkusu yüksek, temposu oldukça hızlı bir spor karşılaşmasında bildik seslenişlerden birisidir üçün tekrarı;

  Ya, Ya, Ya, Şa, Şa , Şa; Bizim takım çok yaşa… Seslenişler neredeyse çocukluğumuzun en tanıdık seslenişleridir. Bir kahve falındaki falcının buğulu sesine, üç vakte kadar, seslenişleri gizemli, büyülü bir şekilde etki yapar. Üç vakit neyse; bu sesleniş çıkar çıkmaz sular durulur…

 Dinlerde de üçün anlamı büyüktür: Katolikler için; üçe bükülme, üç kat, Tanrı, İsa ve Meryem; aynı kişi olma inancı…

  Bir şeyi kazanma veya kaybetme şansımızın devam edip etmemesi üç sayısına göre belirlenir. Birçok çocuk oyununda üç canımızın olduğu inancıyla oyun kurulur, oyun oynanır veya oyunlar sonlanır. Bir, iki; bu son şansın denir. Sanki hiçbir şekilde yaşam hakkı kalmamış gibi; büyük bir korku, hipnotizma yapılır; yani kendine gel; oyun bitti veya yeni başlıyor anlamına da gelebilir.

 Üç sayısı yönetmenler içinde oldukça önemlidir. Yaşamlarının sonuna yaklaşırken; Yunanlı yönetmen Theo Angelopolus gibi üçleme yapmak isterler. Theo da öyle yaptı. Bir sürü film yönetti. Onun üçleme olarak çektiği, yönettiği filmlerin ilki Ağlayan Çayırdır. İkincisi, Zamanın Tozu. Ve üçüncüsü Öteki Deniz…

 Üç sayısı fallarda önemli olduğu kadar rüyalarda da önemlidir. Bir rüya tabiri anlatımına göre rüyadaki üçün anlamı; işlerin güzeleceği, rahatlayacağı; kısacası huzurun yakında olacağı anlatılıyor. Özellikle ekonomik açıdan; tam da günümüzün beklentilerine uygun bur şey; çünkü her şey para demek…

  Belki de her şeyin para olmadığı nadide şeyler de vardır; o büyük insan sanatında gizli olan şeyler; gerçek sanat, gerçek sevgi, gibi…


  Bir yerde şöyle bir sözcük demeti gözüme takılmıştı; “ Sanat sanatı gizlemek içindir.” Belki de bu yoğun insan-insanlık karmaşası esas olanı gizlemek içindir; tüketirken, yok ederken en nadide olanları daha da değerli, daha da nadide hale getirmektir yapay telaşlı vazifelerimiz…

 Üç sayısı tek sayıdır. Sayılar hakkında bir başka inanç; Kötülük çift sayı, hakikat tek sayı, ölüm ise noktadır…

  Üç noktanın anlamı ayrıdır mesela…

  Üç sayısına tutkun bir Alman hayatındaki her şeyi üçlemeye göre yönetir olmuş. Bir gün yaşamına son vermeye karar veriyor. Kendine üç kahve hazırlıyor. Elbette her kahve fincanına üçer şeker atıyor. Ve karısına son bir not bırakıyor. Notu, itinasız, dikkatsiz bir şekilde yazıyor; hoşça kal, hoşça kal, hoşça kal, notundan sonra bileklerini üç yerden keserek ölüme; yaşamın büyük sanatından bir başka dünyaya geçiyor.

 Yaşamı, bu gezegenin gizemlerini, karanlık noktalarını; her şeyden önce kendimizi tanımanın biricik yollarından birisi de meraktır. İster üç sayısına, ister yediye, ister bir başka sayıların yüzyıllardır bize anlatmak istediği totemleri, ritüelleri, dini emirleri; insanın dokunuşuyla her türlü söylem, inanç, efsane, hikâye; geceye ışık saçan bir mum, lamba, ampul; belki de sonraya bir güneş olacak büyük yangının üçlemeler gerçekleşecek” “ yalan”, “kısacık” dediğimiz bu muazzam, muhteşem dünyamızda…

 Güven Serin

 



2 yorum:

Arzu Sarıyer dedi ki...

Edebiyat ve sanat üçlemeleri güzeldir ,tamamlanmayanlara dört gözle,merakla bekleriz...Yazını okurken yine bilmediğim üçlemeleri okumatan zevk aldım ,çok teşekkürler Güven. Yakın tarihimizde yaşanan acı üçlemeleri de anımsadım .Adnan Menderes ,Fatin Rüştü Zorlu ,Hasan Polatkan idamına karşılık darağacında üç fidan Deniz Gezmiş ,Hüseyin İnan ,Yusuf Aslan ,üçe üç ne büyük acı !Ümit etmek istiyorum güzel ülkemde güzel üçlemeler olsun sanatta ,bilimde ,siyasette üçe üç acılar yaşanmasın bir daha...Sevgi ile.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkür ederim Arzu Hocam. Yaşamın üçlemeleri çok. Sanata dair olanlar bir yana,trajedi ile hatırlananlar bir yana... Aydınlığı boğmak her çağda ,aydınlığa bir güneş daha ekliyor;derinleştiriyor açlığın aydınlıklarını...