8 Aralık 2014 Pazartesi

GERÇEĞİN ARDINDA GİZLİ OLAN


Kamera; Güven     Bergama-İzmir


GERÇEĞİN ARDINDA GİZLİ OLAN

  Nedir, gerçeğin ardında ki gizli şey? Kaç gerçek, kaç gizli şeye perde oluşturur? Bilinemez! Bilinmek istenenler, insanın iradesi ve hisleriyle dengeli bir çağrı sayesinde ortaya çıkar.

  “Söz konusu ne olursa olsun bir şeyi tamamlama çağı değildir çağımız. Parçalar zamanı yaşıyoruz.” Marcel Duchamps bu tespiti yapıyor. Biraz irdeleyince sanatsal derinliğini görüp ürpermemek elde değil.

 Büyük kitleleri; şehirlere doldurdukları milyonları, aynı evde, apartmanda, sitede, mahallede bile parçalara ayırmış durumdalar. Ayrılmamış olup, bunu fark edenler, bir kültürü tamamlama çabası içindekilere şükranlarımı sunarak, içsel ellerimin alkışlarımı yolluyorum.

  Hiçbir söz, hiçbir slogan insan denen canlıyı, eğer yine o insan istemez ise yerle bir edemez. Derin uykuya, hipnotizmanın etkisine terk edemez…

  Zehra İpşiroğlu Robert Ciulli ile yapmış olduğu görüşmede, Ciulli’nin bir anısını dinler;

Bir tiyatro eleştirmeni, bir gün bana şu açıklamayı yapmıştı;

  Saati bütün mekanizmasını alabora ederek paramparça yapıyorsunuz. Sonra da izleyici parçaları bir araya getirerek saati yeniden kuruyor. Aslına bakarsanız bizim dört tane yazarımız var. İlki oyun yazarı, ikincisi yönetmen, dramaturgu ve sahne tasarımcısı, üçüncüsü oyuncular, dördüncüsüyse izleyiciler. Çünkü yaratım etkinliği izleyiciyle sürüyor, izleyici bilinmeze doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır olmalı. Bu yolculuk ona durmadan yeni kararlar almaya yönlendiriyor. Ne görüyor, ne görmek istiyor, kararı kendisi vermeli. Öyle ki bu yolculuğun sonucunda kendi içinde de bir dönüşüm yaşamış olsun. Tiyatro ona gerçeğin ardında gizli olanı gösteriyor. Tiyatro perdesini bu bağlamda bir eğretileme olarak da kullanabiliriz.”

  Sanata adanmış bir ismin, korkmadan girdiği insan tünellerinde yapmış olduğu büyük keşfi yine sanatsal konuşmalar sayesinde, tünellerine girememiş olanlara armağan edişi; en az tiyatronun kendisi kadar alkışı hak ediyor.

 Gerçek, gerçeğin ardındaki gizli olan bize en yakın olandır. İşte o yüzden, bu güzel toplumun, bin bir çiçeğin “keşke” söylemleri hiç bitmez. Pişmanlıkları, kahır oluşları, yüce bulutların yağmurları kadar çoktur.

 İşte bu yüzden, eğitim, bu yüzden sanata ayrılacak bir parça zaman; gerçeğin ardındaki gizli olanı da keşfetmemize imkân verecek. Belki, kendimizin bile hiçbir zaman bilmediğimiz, gerçeğin ağır perdeleriyle örtülü bir yetenek, bir insani bakış, fark ediş gün yüzüne, bir güneş gibi çıkıp, yakmaktan çok, var etmeye adanacaktır…

 Güven Serin 


  

2 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...

Bilgiye, kültüre, tarihe ve görgüye adanmış eğitim..ve 'aldım-bitti-öğrendim' demeden.. daima süreklilik gerektiren eğitim şart.. Birbirimizi anlamak için, doğru değerlendirmek için, bakış açımızı genişletmek-genişletebilmek için daima eğitim.. Ve ruhu dinlendirmek, hoşgörüyü, sınırları ortadan kaldırmak için de yolculuk içinde yolculuklara çıkmak gerek.. Hayatın bütün sırları/gizleri hayatın içinde saklı.. patikalara korkusuzca dalmalı..

GÜVEN SERİN dedi ki...


Kesinlikle;daima;sonsuza uzanan evren kadar diri,istekli olmanın meşguliyeti, yaşamın uyumu,iç ritmin dışa yansımasını da yaratıyor;insan,yaratmanın ince ruhuyla,bilinen savaşların,zaferlerin ötesinde;patikalara atılacak bütün adımları;saygıyla selamlıyorum.