19 Mayıs 2014 Pazartesi

AZİZ MİLLETİM


Kamera; Güven Karşıyaka Latife Hanım Konağı


AZİZ MİLLETİM

  Böyle bir sesleniş, kulağa ve ruha ne iyi geliyor. Sevgide en üstün tutulan bir millet ve o millete seslenen büyük insan… Ne hazindir ki büyük anlamı olan, ruha oldukça iyi gelen seslenişlerin büyük çoğunluğu da çürüktür. Özde, millete değil, seslenen kişinin siyasetine adanmıştır.

 Nasıl oluyor demeyin sakın! Böyle seslenişleri Cumhuriyetten bu yana, özellikle son 60 yıl incelerseniz, “Aziz” kabul edilen milletin nasıl hüsrana uğradığı, bu aziz milletin içinden çıkan değerlerin nasıl da dar ağaçlarında, kurşunların hain pusularında, bombaların şarapnel parçalarında yok edildiğini göreceksiniz.

 Benim Aziz Milletim,
Ne büyük seslenişlerle, ne büyük unvanlarla yan yana getirildi. Övgüler dolu seslenişe kanan bu aziz millet, bazen çıkıp da;

Ben aziz değil, açım, işsizim, bitkinim, moralsizim, dediğinde azizlikten hemen atılıp, zindanların nemli işkencelerine terk edilmiştir. O yüzden, bu tür seslenişlere kanmayın. Bu tür seslenişlerin ne büyük felaketlere zemin hazırladığını, süslü köprüler ile uçurumların üzerilerinde, can pazarları yaşanacağını da unutmayın.

 Bugün tüm dünya insanlarının saygı ile andığı, şiirlerini insan içtenliğiyle söylediği Nazım Hikmet 19 Kasım 1951’de vatandaşlıktan çıkarıldı. Vatan haini ilan edildi. Ne büyük, ne yaman çelişki de olsa; Nazım Hikmet de bu aziz milletin içinde olan en güzel azizlerden sadece birisi.

 Bu aziz kişiye, bu büyük şaire vatan haini diyenlerin büyük kültüründen gelen siyasetçiler, yine aynı utanmazlık içinde zamanı geldiğinde Nazım’ın, bu aziz kişiliğin şiirlerinden okuyarak, yine kendi azizlerine seslendiler.

 Recep Tayip Erdoğan, Süleyman Demirel, Alpaslan Türkeş, Nazım’ın şiirini okuyan siyasetçilerden bazıları ve önemli olanlarıdır. Bu önemleri, yine büyük çelişkiler içinde yol almalarıyla da ülke siyasi tarihinde çok ciddi araştırmalarla değerlendirilip gelecek kuşaklara bir tek sözcükleri atlanmadan, olduğu gibi aktarılmalıdır.

  Bu millete, BENİM AZİZ MİLLETİM, diyerek seslenenler, yine bu milletin en güzel azizlerinden birisini; Aziz Nesin’i bıktıracak kadar azizlikler yapmışlardır. İkide birde tutuklanan Nesin, canından bezdirilmiştir.  

 Yine böyle bir tutuklama anlarında Şevki Paşa (Mutlugil) söze yumuşak tarafından girmiş;

“Senin gibi akıllı ve kültürlü birisinin nasıl olup da kominizim denen belaya kendini kaptırdığını merak ediyorum; söyler misin?” 

 Aziz milletin Aziz evladı Aziz Nesin cevap verir;

“ Paşam, beni komünist yapan sizlersiniz! Yıllarca kafama vura vura, dalıma basa basa siz Komünist ettiniz. Ben aslında sizlere inadımdan komünist oldum. Halimden de memnunum.”

 Nazım Hikmet’in İngilizce ve Fransızcaya çevrilerek dünyaya yayılan şiirine bir bakalım;

Kalbimin yarısı burada ise Doktor/ Diğer yarısı da Çin’dedir./Ordular sarı ırmağa iniyor/ Ve sonra bütün sabahlar Doktor/ Her sabahlar şafak da/ Kalbim vurulmuştur/ Yunanistan’da (…) Çok uzak ta bir yıldızla kalbim atıyor.

 Hiçbir bıkkınlık, hiçbir onursuzluk duymadan halkına, seslenen; Benim Aziz Milletim diyen politikacılar, yine bu halkın en değerli azizlerinden biri olan Sabahattin Ali şu şekilde anılmıştır; “ Hududu geçerken geberdi!”

 Ya diğer azizler; şarapnel parçalarıyla un ufak edildiler. Kurşunlarla akıttılar aziz bedenlerinin taptaze kanlarını. Akan sadece kanlar mı oldu? Hayır! Onların yaradılışlarından gelen o büyük akış; sevgi, bilgi, görgü ve aydınlanma akışı; zannedildi ki, şarapnel, kurşun, darağacı ile yok edilecek.

 Başın öne eğilmesin/Aldırma gönül aldırma, diyerek dilden gönle, gönülden uzaya kazınan bu dizelerin şairi, aziz kişisi Sabahattin Ali’ye aittir. Bu dizelerin şarkısı gökyüzüne yayılınca duygulanmayan, içinde eziklik veya erdem hissetmeyen kaç insan vardır acaba?

 Bu millete, benim aziz milletim, diye seslenenlerin ayıp hisleri körelmiştir. Ama hududu geçerken geberdi, bir komünist daha yok oldu, diyerek sevinen kişilere yine bu milletin gerçek azizi Sabahattin Ali şu cevabı verir;

“ Tarih ve millet karşısında bu memleketin aydınlarının ayıp hissi çok büyüktür. Korkunç haksızlıklar karşısında seyirci kalmak, tarih karşısında ebediyen utanmak için yetmez mi?”

 Güven Serin 



Hiç yorum yok: