9 Nisan 2014 Çarşamba

İLLEDE ROMAN OLSUN


Kamera; Güven   Tekirdağ Roman Etkinliği


Kamera; Güven Tekirdağ


Kamera; Güven Çorlu Romen Derneği Müzik Grubu

İLLEDE ROMAN OLSUN

 Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi tarafından ilk kez düzenlenen Roman Etkinliği oldukça eğlenceli geçti. Süleylmanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, yaptığı kısa konuşmada, bu yıl yapılan kutlamanın aceleye geldiğini, bir daha ki yıla yapılacak olan kutlamanın çok görkemli olacağını şu sözlerle pekiştirdi;

“ Bir daha ki yıl yapacağımız Roman Etkinliği en az Trakya Kakava Şenlikleri kadar büyük olacak.”

 Kakava, renk demek… Kakava, bahar, yenilenme demek… Kakava, müzik, dans demek… Tekirdağ Romen Etkinliği, gerçekten de aceleye gelmiş ama gelecek vaat eden bir şenlik oldu. Romanların şarkılarına kazıdıkları bir dua gibi insanlığa duyurdukları şu sözler bütün meseleyi anlatıyor işte;

İlle de Roman olsun

Kırmızıyı severler
Birbirini överler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler.

 Bildik bir şarkının bu sözleri Romanların renge, çalgıya, ritme nasıl muhtaç olduklarını, renksiz, çalgısız, ritmsiz yaşayamayacaklarını da anlatıyor. Tekirdağ Tuğlalı Park, farklı ilçelerden; Çorlu, Hayrabolu, Şarköy ve Tekirdağ Romanlarının çalgı ustaları, dans ustaları ve orkestralarıyla halkın içten ve doğal bir eğlenceye dönüştü.

 Nasıl ki Blues yokluğun, acının, isyanın içinden doğup tüm dünyaya bir ışık, bir coşku şeklinde yayılmışsa, Roman Etkinliği de Trakya'nın vazgeçilmezi, Romanların Hikayesinin en hakiki gerçeğidir.

 Bu insanlarla ilgili oldukça büyük sancılarım var. Nasıl ki küçük alanlara kıstırılıp, küçük imkanlar ile yaşama savaşı vermeye zorlanmışlarsa, bir o kadar da toplum dışına itilmişliklerine, sıradan, hafif insanmışlar gözüyle horlanmışlıklarını hep müzikleriyle, çalgılarıyla haykırdılar.

 Ekrem Başkan göreve gelir gelmez bu büyük eksiği, bu büyük yanılgıyı fark etmesi bu farkı duyarlı, anlamlı bir eğlenceye çevirmesi Tekirdağ Roman vatandaşlarımız için, bizlerin renksiz yürekleri, coşkusuz bedenleri için de bir çağrı, bir davet, bir uyanış etkinliğine dönüşebilir.

 Yaşam her daim, renklere, seslere; çalgılara, ritmlere muhtaçtır; işte bu ritmlerin en güzel mayaları, en güzel özleri, kökleri Romanlarda vardır; hor görülmeyen, öteki sınıfa, 77,5 milletten öte kabul edilmeyen insanlarda…

 Yaşamı ne kadar ciddileştirir, ne kadar donuk hale getirirsek o kadar değerli, bir o kadar anlamlı olmaz. O yaşam, rüzgara, fırtınaya, seslere; kısacası gürültülere de ihtiyaç duyar; döngünün büyük yasası bunu rica eder; görmezden gelenlerin kazandıkları sanılan savaş, ağıtlarla, karanlıklarla, lanetlerle döllenir.

 Trakya, Tanrıların, Tanrıçaların, mitolojinin, Balkanların, Rumeli Diyarının bin bir çiçeği, bin bir rengi, sesi, çalgısı, yemeği, düşü, hayal kırıklığı ile hâla uygarlığın lokomotifi olma yolunda küçük bir çocuğun heyecanı içinde, kısa pantolonu, yaralı dizleriyle koşuşturuyor; oyun oynuyor zamanın bütün oyuncularıyla.


 Güven Serin 






Hiç yorum yok: