20 Mart 2014 Perşembe

TEKİRDAĞ TÜRK SANAT GECESİ


Kamera; Güven 

Ne der büyük gezgin,usta yorumcu; renkleeeer... 
Elbette, kokular;çiçek,ten,ses,mimari,tabiat kokuları...

TEKİRDAĞ TÜRK SANAT GECESİ

  Bu gece diğerlerinden farklıydı; içinde müzik vardı, müzisyenler, sanatçılar, dinleyiciler, yaşlılar ve gençler vardı. Zaten bu geceyi, bu müzik etkinliğini düzenlemedeki amaç da “ Yaşlılara Saygı” ismiyle düzenlenmiştir.

  Yaşlılara Saygı, evet! Bizi biz yapan, insanlık köprüsünün vazgeçilmezi, bizi gençlere yapıştıran gerçek öz, yaşlıları anlamaktan geçiyor. Anlamsızlık, cehaletle, pişkinlikle, hoyratlıkla beslendiği zaman bilin ki, en yakınınızdaki gençleri de kaybediyorsunuz…

  Basın bölümüne geldiğimde basın için ayrılmış beş koltuktan üç koltuğa Huzur Evinden gelen yaşlı kadınlar oturmuştu. Ne iyi etmişler; o sayede, Hamide Hanımla tanıştım. Bu hanım tam tamına 91 yaşında ve daha iyi hizmet alabilme adına huzur bulmak amaçlı Huzur Evine gitmiş. Kendi ayakları üzerinde duran, söyleneni anlayan, gözlerindeki ışığın sönmediği konuşkan birisi; konser başlamadan önce sohbet ettik; onu ziyaret edeceğimi hem ona hem kendime söyledim…

  Konser üç bölümden oluşmuş; belki de müziğe susamış Tekirdağ insanı tüm koltukları hatta araya konan tabureleri bile doldurmuştu. Dönüp dönüp arkama baktım; sanata susamış, sanat için gecenin kapalı duvarlarına hapsolmaktan kurtulmuş özgür insanları, beynimin elleriyle selamladım ve alkışladım.

 91 yaşındaki büyük çınar Hamide Hanım ile sık sık göz göze geldik; tıpkı ninemle yaptığımız gibi gözlerimizle konuştuk, beden dilimizle, sanatın nağmelerine karışan bakışlarımız birbirini çoktan en nazik bir şekilde başköşeye oturtmuştu.

 Görünen, anlaşılan, bilimin ve saygın kadim tarihin de anlattığı gibi; müzik, insan ruhunu besliyor. Sahnede yerini almış kemanlar, ritm sazlar, ney, ud, kanun, kadın ve erkelerden oluşan koro ve her zamanki gibi şef, Nevzat Avcı…

  Yaşlılara Saygı, konseri her zamankinden daha coşkulu oldu; her zamankinden daha etkili; acaba neden?
Elbette yaşlılığı bir kusur görmeyen, bizlere bir şey anlatan o dingin ruhlu insanlar ile gençleri de bütünleştirmek adına yapılan o güzel gösteri; Klarnet öğrencilerinden, o minik şeylerden oluşan müzik sunumu, tam anlamıyla büyülü bir şeydi; daha öğrenecek çok şeyleri vardı; ama öğrendikleri bile bizlere çok şey anlatıyordu; gençliğini, sanatla besleyen uygar ülkelerin iç huzurunu, döngü içindeki insanlığa sunduğu gülümsemeleri de anlatıyordu.

 Ve bir büyük sürpriz daha; NUSRET YILMAZ KONSERİ, Tekirdağ sanatına, belki de gençliğine ilham veren, müziğin ses ve çalgı aletleri ile buluşmasındaki o usta ses; aynı zamanda bir sosyolog gibi dinleyici ile birleşen, bütünleşen insanın, salona yayılan enerjisi, insandan öte, evrenin bütün elementlerini taşıyordu.

 Müzik ile dolup taşan salonda ve gecede neler yoktu ki; koronun seslendirdiği şarkılardan başka, özlediğimiz solistler; Gürsel Gönder, Sevan Tabanlı, Necdet Zenginoğlu. Şükriye Arıtepe ise tam bir sürpriz sesti; inanılmaz bir şey; ne dinlemeye bıkılır, ne de izlemeye; teşekkür ediyorum, önünde saygı ile eğilerek…

 Artık tüm dünyada, müzisyenler gülümsüyor. Asık yüzlü ciddi duruşlu, her şeyi ahlak ve gelenek çizgisiyle susturmak, ne sanata, ne de sanatçıya yakışır. Yaşlılara Saygı Gecesi, şunu da gösterdi; asık yüzlü koro, asık yüzlü müzisyenler sanatı ileri götüremez. Değişim, farklılık ve gülümseme; olmaz ise olmazdır; sanat, bunlarla yücelir; insan da öyle…

  Gecenin içine oldukça fazla gülümseme yayıldı; sanatçı Nusret Yılmaz, Klarnet Öğrencileri, gül bakışlı yaşlılar ve Şükriye Arıtepe’nin melodik sesi…

 Yesari Asım Arsoy’un Menekşe Gözler Hülyalı şarkısı;

Menekşe Gözler Hülyalı
Bakışla çok manalı
Gönül yakıcı o gözler
Meğer ezelden sevdalı…

 Ya o şarkı; Nusret Yılmaz’ın kadife sesiyle salona ve salondan öte yaydığı ezgiler;

Bir bahar akşamı rastladım size
Sevinçli bir telaş içindeydiniz
Derinden bakınca gözlerinize
Neden başınızı öne eğdiniz.

 İşte böyle dostlarım, sanat son sözü söyler ve geçen zamanı, harcanan muhteşem yaşamı sorgulatır insana; daha önceleri neredeydiniz, dedirtir bir ah çektirerek; ama yaşamın ilkelerini, dayanaklarını da hatırlatarak…

  Güven Serin





Hiç yorum yok: