5 Şubat 2014 Çarşamba

BURHAN KUZU KOMEDİSİ


İzmir'de ölenlerin anısına arşiv çalışmasını tekrar yayınlıyorum; hırsa.hilebazlığa,gurura kurban gitmenin her daim mazeret hazırlayan yüzü kara yöneticilerin vicdanlarını bir parça sorgulamak ve anlatmak amacıyla; ölenlere,o canlara "huzur içinde" kalanlara da bir an önce yeni yaşama dönün demekten başka bir şey gelmemenin sancısı ile yeniden yayınlıyorum...


Teşekkürler zanaat,teşekkürler sanat...

BURHAN KUZU KOMEDİSİ

 Bir güç, ne kadar büyürse o kadar da kontrolden çıkma olasılığı artar. Tarih, nice güçlerin, güçsüzlüğe dönüşmüş mezarlarıyla doludur. Büyümenin, yayılmanın kendi varlığınızı var ederken diğer canlıları da korumanın şartı; evrensel merhameti vardır.

 Kamil Masarcı’nın çizmiş olduğu karikatür kaç gündür oyalıyor beni. Sanatçılar, en nazik zamanlarda, en gerçekleri mizahi yolla aktarırlar bizlere. Sanatçıları anlaya bilmiş iktidar; yani güç sahipleri, kendi alanlarındaki öz denetimleri de, oto kontrolleri de arttırıp, kendi huzurlu geleceklerine huzur ve kalıcılık katarlar.

 Ne hazindir ki, gücü eline geçirmiş siyasetçi, gücü, adaleti, hakkı sorgulayan sanatı ve sanatçıyı pek sevmez. Çünkü sanatçının elinde tuttuğu bir ayna vardır. Siyasetçi de yüzünü, esas yüzünü bu aynada görmek istemez.

 Kamil Masarcı ibretlik çizimini üç aşamada tamamlamış; dalgın dalgın yürüyen bir adam, ilk sözcüğünü söylüyor;

KİMSEDE PARA YOK!

  Ve yürümeye devam ederken, ikinci cümlesini mırıldanıyor;

HERİF GENE DE

 Dedikten sonra, son cümle ile sanatın gerçek ibretsel hatırlatmasıyla aynayı tutuyor; insanlığın yüzüne;

ÇALACAK PARA BULUYOR

 Karikatür sanatı böyledir işte; çok kısa çizgiler ve söylemler ile günlerce, aylarca anlatacak konuları, özetler; derdimize tam bir çare olmasa da, baygınlığımıza güzel bir limon kolonyası gibi küçük bir esinti katar.

 Şimdi, bazı muhteremlerin bu sözcüklere karşı çıkacağını biliyorum; hadi canım sende, kimse de para mı yok; öyle olsaydı, bu kadar araba, ev nasıl satılırdı? Ne güzel bir cevap! Bankalara, borçlanma miktarlarına, icralık, hacizlik adli işlemlere bakmak, kulak kabartmak, birbirini beş-on kuruş için dolandıranları, mal-mülklerin hızla el değiştirmesini anlatsam da, bu soylu muhteremler anlamaz.

 Kamil Masarcı’nın değerli çizimiyle kafa yorar, hafiften gülümserken, neredeyse bir kara mizah örneği olan değerli profesörümüz Burhan Kuzu’nun Enver Aysever ile yaptığı röpertaj ise tam da ; “çevir kazı yanmasın” şarkısı gibi kulaklarımda, beynimi saran nöronlarımda dans etti.

 Enver Aysever, bilmişliği konusunda ün salmış Burhan Kuzu’ya şöyle bir soru soruyor;

“ Neden Türkiye’de solcular düşünce suçlusu, sağcılar yolsuzluk suçlusu oluyor?”

 Burhan Kuzu’nun tarihe, harika bir Yıldırım Akbulut fıkrası gibi düşecek, insanları gülümsetecek cevabı ise şöyle;

 “ Solcular pek fazla iktidara gelemediği için”

 İktidara gelmenin önemi de anlaşılmış oluyor böylece. Ne hazin bir şey; savcı ayrı telden, polis ayrı telden şarkılar söylüyor; sanki kurtuluş savaşı; her cephede bir gurup insan; sözüm ona ülkemizi-vatanımızı savunuyor; bir ileri, iki geri; doğuya giden bir gemide batıya koşan insan çığlıkları, gibi…

  Güven Serin 


2 yorum:

Hamiyet Akan dedi ki...

Karikatür harika imiş Güven :) "Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az." diyor ve sana mutlu bir gün dileyerek kaçıyorum.

GÜVEN SERİN dedi ki...



Merhaba Hamiyet;davul da çalmalı, saz da;ama muhteremler hâla yola devam diyorlar;top atsan yıkılmayacakmış gibi :))