20 Ocak 2014 Pazartesi

MUHARRİR BU YA!


Kamera; Güven   Polonezköy  Ahşap Heykeller;
Polonez kültüründe önemli yer tutuyorlar



MUHARRİR BU YA!

   Eski bir tanıdık, bir yazar arkadaşım ziyaretime geldi. Hal hatır sormadan sonra biraz gündem derken, eski anılara daldık. Geçmiş yıllarda çalışmış olduğu gazetede, gazete müdürünün yazarlar arasındaki ayrıcalıklı yaklaşımı üzerine müdüre biraz sitem etmiş. Müdür de bizim dostu teselli adına “ayrıcalık filan yok, o gazetenin muharrir’i” demiş.

 Bu söylem aklıma geldikçe güleceğim geliyor. Bazen, sıkışınca Arapça, Latince kelimelere sığınmak işe yarıyor galiba. Arkadaşımın eski müdürü de sanırım sıkışmışlığı en güzel bir şekilde Arapça sözcüğü “Muharrir” e tutunarak geçiştirmiş.

  Arkadaşımın anılarından kalan bu olay bana yine geçmişte kalmış Türk Edebiyatında önemli yer tutan Ahmet Rasim’in bir makalesini hatırlattı. Makalenin ismi; Muharrir Bu Ya! Bu güzel makaleyi, Enis Baturun da ifadelerinde ki gibi; “tekrar tekrar okumak gerekir.” Ve ben, bu hatırlatışı, geçmişin gizemli sayfalarına gizlenmiş bu güzel sözcükleri, ifadeleri sizler ile paylaşmanın sevincini yaşıyorum;

Laf değil muharrir bu! Yaz! Hem çalakalem yaz! Durma yaz! Hem kaleminin ucuna nasıl gelirse öyle yaz! … Demek kış, yaz; yaz! Bu nasihati kulağına küpe yap! Buna bir rumuz olmak üzere kurşun kalemini kulağının ardından eksik etme! Yolda yaz, tramvayda yaz, otomobilde, şimendiferde, vapurda, arabada, kayıkta dur, otur, zıpla yaz.

  Gazetelerde, mecmularda sütunlar, abideler dik. Kütüphanelerde mücelledat yığ! Ceplerin şiş şiş olsun, masan kâğıt parçaları, müsvette üzgünleri ile Güh-i Kaf’a dönsün, sen bunları gördükçe azımsa. Daha ziyade gayrete gel. Yaz. Hatta uykunu kes, boğazına yeme, kağıt, kalem, mürekkep al. Sol elin başında, sağ elin kaşında düşünür gibi durduktan sonra aklına ne gelirse yaz!

  Yahut öyle düşünür gibi de durma! Ardına, önüne bakma, sağına, soluna aldırma! Hem düşünmek insanı sıkar, türlü türlü hastalıklara meydan açar, sen ise dünyayı faniye yazmak için gelmişsin, binaenaleyh, durma, yaz! Benden ibret al, durmam, dinlenmem, cayır cayır yazar, vızır vızır okur, okuturum.

  Aman azizim, sana bir nasihatim daha var. Açlığa son derece idman! Çünkü perhizler, oruçlar, bütün salahı nefis için icat ve emredilmiştir. Baktın ki, pek ziyade acıktın, derhal kaleme sarıl, yaz! Tokluğa birebirdir! Nefsimde tecrübe eyledim, inan söylerim sana.”

 Bugün geçmiş dediğimiz, onlar için; gelecek adına ümitler yeşerten edebiyata önemli katkı yapmış kişilerden Behçet Necatigil’i de Sisler İçinde, şiiri ile anacağım;

Sisler İçinde
Sisler içinde insanlar, gün ortası, geceleyin;
Hangisi gerçek, hangisi düş, şaşırdım.
Daha demin vardı, şimdi birdenbire yok
Issız bir kır akşamı
Bu benim yaşadığım.


  Güven Serin  

Hiç yorum yok: