13 Ocak 2014 Pazartesi

KORKU ve UTANMA


Kamera; Yunus  Ganoslar-Tekirdağ

bilgeliğe inanmam
hiç bilge görmedim
bilge olarak
kendimi icat ettim
kimsesizler mezarlığı da
dolu ağzına kadar
karşı çığlıkların
ayyuka çıktığı oradan
toprak altından
kendimi icat ettim
sokaklarda yürüyen biri
ne diyordu herakleitos zibidisi
bir insan çok iyi ise bin kişidir
inanayım mı
ben de bin kişi miyim

 Leyla Erbil-Saygı,özlem ile...

KORKU ve UTANMA

  Daha doğar doğmaz korkular ile tanışırız. İlerleyen zamanlarda bilinçaltımıza ekilen en önemli tohumlardan birisi de utanma, oldu. Korku ve Utanma yaşamın ilk yıllarında ekildi mi bir daha kökünü kazımak mümkün olmuyor. O yüzdendir ki doğru dürüst konuşamamanın, anlaşamamanın ülke insanlarıyız; şüphelerin, büyük öfkelerin veya inanılmaz pişkinlikler in, suskunlukların yaşamlarını sürüyoruz.

 Günümüzün insanları çocuk yetiştirme yönünden bir parça yol aldılar gibi görünse de bir arpa boyu yola benziyor. Genç bir erkek veya kadınla karşılaştığımızda, ya; utanmanın en yüksek gösterisini yapıyor; ya da pervasızlığın zirve yapmış halini…

 Şüphesiz, yaşam deneyimlerle, kendi kendimize güvenme, anlam ve değer kazanacaktır. Erasmus bu konuda oldukça iyi irdeleme yapan filozoflardan birisidir. Bu yüzden biricik kitabı Deliliğe Övgü defalarca okunup, okunduktan sonra süzülen her damlayı pratik yaşama hediye etmeliyiz; yaşımız ne olursa olsun, hangi korkular, utanmalarla donatılmış olursak olalım…

 Erasmus Deliliğe Övgü Kitabında belki de yaşamı bir parça daha önemli kılma adına, detaylardan büyük eserler yaratma adına sesleniyor;

  “ Kudretimle ustalığımı övdükten sonra, ihtiyatlığımı övmeye koyulursam ne dersiniz? Bana, ‘iyi diyeceksiniz, ihtiyatın delilikle birleşebileceğini kanıtlamak, suyun ateşle karışabileceğini kanıtlamaktır.’ Fakat beni şimdiye kadar dinlediğiniz kadar dikkatle dinlerseniz, bunu da başarabileceğimi umuyorum. İlk önce, ihtiyat deneyimden ibaretse, ihtiyatlı gibi şanslı bir unvana kim daha layıktır; korku ya da utanma yüzünden hiçbir şeye teşebbüs edemeyen bilge mi, yoksa utanma olmadığından tehlikeyi de hiçbir zaman görmediğinden, aklından geçeni pervasızca yapan deli mi?

  Burnu daima eskilerin kitaplarına yapışık bulunan bilge, ancak ustalıkla bir araya getirilmiş boş kelimeler öğrenir; bana öyle geliyor ki, deli, tersine, talihin bütün heveslerine maruz olduğundan, başarısızlığın ortasında gerçek ihtiyatkârlığı öğrenir. Homeros, her ne kadar kör idiyse şu sözü söylemekle, bunu pekiyi gördüğünü anlatmıştır: ‘ deli kendi zararına olarak, bilge olmayı öğrenir.’ Zira eşyayı insanın iyice tanımasına engel olan özellikle iki şey vardır; biri, insanın ruhu önüne perde çeken UTANMA, öteki, tehlikeyi gösteren ve büyük eylemler yapmasına engel olan KORKU. Oysa delilik bizi bu iki şeyden mükemmel surette kurtarır. Utanma ve korkudan kesin olarak vazgeçmiş olanların kendilerine ne kadar çok fayda sağladıklarını hisseden pek az kimse vardır.

  Belki her şey hakkında doğru bir fikir edinmekten ibaret olan bu ihtiyatlığı tercih edecek kimseler bulunacaktır; fakat çok rica ederim, dinleyiniz, insanın bu erdeme tam olarak sahip olduğuna inandığı zaman bile ondan ne kadar uzak olduğunu göreceksiniz.

  Belki diyeceksiniz ki, fikrimi burada fazla filozofça anlatıyorum; pekâlâ; şimdi sizinle daha açık konuşacağım.

  Bir krala, pek zengin ve pek kudretli bir ölümlü gözüyle kim bakmaz? Ama onun ruhu itibara layık hiçbir sıfatla süslü değilse, sahip olduğu şeylerden memnun değilse, o gerçekten pek fakir değil midir? “

  Görünen o ki, daha aile içinde başlayacak öz güven ve yaşam pratikleri; bir hayvanın yavrusuna gösterdiği gibi, sabır, şefkat ve öğretilerle, deneylerle dolu olmalıdır. Korkuların, utanmaları, yasakların çocukları, muhteşem dünyanın köleleri olacaklardır; unvanları ne olursa olsun…

  Korkuyu ve utanmayı yenmek için “deli” olmak zorunda değiliz. Aklın, öğretilere, deneyimlere ihtiyacı vardır. Deneyimler, kayıpları da getirse, hüzünleri de doğursa; bize sunacağı harika bir şey var; YAŞAM… Özümseyerek ortaya çıkmış yaşamın hiçbir unvana boyun eğmeyeceğini, hiçbir zenginliğin kölesi kalmayacağı görülecektir işte…

  Güven Serin 





2 yorum:

bilge dedi ki...

Merhaba ilginç bir tahlil ..ellerinize sağlık..insan=korku utanma,delilik, bilgelik,ukalalık ..güven kardeş yaz yaz bitmez..kendini çok akıllı sananları acaba hangi katagoriye dahil edebiliriz???sevgi ve dostlukla..

GÜVEN SERİN dedi ki...



Merhaba Bilge. Bitmez elbet;evrenin icadı olan insan;kendi icadı olan sözcükleri ve anlamları hep var edecek;belli! Sanırım kendini akıllı sananlar,büyük gurur,büyük çalım kulübü üyeleri olmalı :))