18 Kasım 2013 Pazartesi

TRAKYA ÖLÜYOR MU?


Kamera; Güven  Barboros-Tekirdağ

Eskimişliği, viran-lığı da severim ben;
yeniliği,tazeliği sevdiğim gibi...

TRAKYA ÖLÜYOR MU?

  Uluslararası Tekirdağ Fotoğraf ve Belgesel Sinema Festivali kapsamında katılmış olduğum gecede gördüğüm, izlediğim, işittiğim öğretiler karşısında büyük hazlar duyarken, büyük korkular da hissettim.

  Ali Çıtak emekli bir tarih öğretmeni olmanın yanında muhteşem doğa fotoğraflarıyla, özellikle Gala Gölü çevresinde yaşayan kuşlarla yaptığı muhteşem çalışmaları tabiatın zenginliğini, renkliliğini, güzelliğini hissettirerek gösterdi.

  Filiz Balaban’ın Nepal çekimleri, fotoğraf sanatının doğallığını, bir parça amatörlüğünü de gösterdi. Ergün Karadağ ise KAPIMDAN isimli fotoğraf gösterisini hazırlamıştı. Şüphesiz her çalışma emek ister. Sabır ister. Ama en önemlisi insanı o emek ile buluşturan esas heyecanı veren sezgileri de ister…

 Ergün Karadağ plaketini alırken küçük bir konuşma yaptı. Belki de bu küçük konuşma neredeyse insan denen canlının bir yaşam unutmayacağı anlam yüklüydü. Karadağ konuşmasında şu sözcükleri ifade etti;

 “ Fotoğrafçılık işi, sanatıyla uğraşmak için illa çok uzaklara gitmek, çok pahalı bir makine almak gerektirmez. Çok yakınınızda, çok ucuz bir makine ile bile yaşamın tanıklığını yapabilirsiniz. Hepimizin, penceresi, kapısı vardır ve bu pencerelerden, kapılardan yaşamlar akar.”

 Sanatçı sadece sanatıyla değil, gerektiği zaman ön açıcı konuşmalarıyla da toplumunun önünde yer alır. Ergün Karadağ’ın fotoğraf sanatı, insanın yakınındaki güzellikleri fark ettirme adına yapmış olduğu kısacık, ama çok önemli konuşması için teşekkürümü sunuyorum.

 Gecenin en önemli gösterilerinden birisi de TRAKYA GÖKYÜZÜ İLE BULUŞUYOR çalışmasıydı. İlk önce Trakya ve çevresinin harika güzelliklerini havadan çekilmiş fotoğraflarla izledik. Güzellikler her insanın ruhunda bir şeylerin açığa çıkmasına neden olur. Tıpkı çirkinliklerin de insan ruhunda bir takım şeylerin yok olması, kapanması gibi; tam tersine bir hüzün, bir tutsaklık, korku yaratır.

  Tekirdağ Doğa Sporları ve Havacılık Kulübü olarak yapılan çalışmaların bir bölümünü izledikten sonra, çevre bilincinin, sivil dernekçiliğin, ilgi ve alakanın önemini ürpererek gördüm. İsterse bir kişi olsun; yaptığı işe inanmışsa, siyasetin gölgesinde, ticaretin yüksek karlarında dolaşmıyorsa; ortaya bir bölgenin kaderini değiştirecek işler çıkartıyor.

 A.Hamza Günalan ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmalar belki de tarihe çok önemli birer belge niteliği, bugünü yarınlara bırakmakta çok önemli bir dönüşüm, fark etme çalışması olarak hatırlanacak. Havadan çekmiş oldukları fotoğraflar ve videolar çevremizin; ormanlarımızın, derelerimizin, nehirlerimizin, dağlarımızın TRAJİK durumunu da ortaya çıkartmış.

 Taş Ocaklarının büyük çevre kıyımı ancak havadan çekimlerle tam olarak görülebilinir. Hamza Günalan ve arkadaşları da büyük bir doğa bilinciyle bu işi havadan görüntülemişler. Görüntüler tam bir facia… Tuğla Ocaklarının doğayı yara bere içinde bırakışı, taş ocaklarının bitmeyen çılgın doğa tahribatları; Sanayi atıklarının kirlettiği derelerle Ergene nehrinin ölümü; simsiyah görüntüler içinde akan, kokan ve toprağa karışan artık ismi nehir ve su olmayan büyük kötülüğün lanetli süzülüşleri…

 Bu çalışmalara önemli katkı yapıp sunumda konuşan A. Hamza Günalan ellerindeki belgelerin yetkililere ulaştığını, Tekirdağ Valisi tarafından da yakın ilgi ve alaka ile bu devasa sorunların ilgi ve sorumluluk bilinciyle takip edildiğinin hatırlatmasını da yaptılar.

 Hantallaşmış bürokrasi, hiç ölmeyecek sanılan tabiatın yıllardır ölüme terk edilmesi ve artık pisliğin siyah yüzü, kokuların en iğrenci saklanamaz oluşu ve büyük ölümlerden sonra insanların bir parça ilgisini; büyük yeminlerle halklarına kurban olacak yöneticilere, memurlara belki de yüksek bir ilahi uyarı, kurumlaşmış geleceğini düşünen bir insan aklı ile bilincini uyandırır; böyle düşünerek bir parça mutlu olma, ümit ekme çabası içindeyim.

  Güven Serin





4 yorum:

Begonvilli Ev dedi ki...

Oralarda olmak, o etkinlikleri izlemek, emeği geçenleri yürekten kutlamak ve onlara teşekkür etmek isterdim.

Konu ile ilgili düşüncelerinize ve duygularınıza aynen katılıyorum.

GÜVEN SERİN dedi ki...



Teşekkür ederim Begonvilli Ev;duyarlılığınız baki olsun;saygı ile...

Adsız dedi ki...

Eskinin de yeninin de yerleri mevcut insan hayatında. Hepsinin bize anlattığı şeyler var. Ama ne eskiye takılmalı ne de yeninin peşinden koşmalı diye düşünüyorum.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Günaydın Yolcu; hoş geldin...