22 Ağustos 2013 Perşembe

MELUN


Kamera; Aziz Öğretmen

 Yaşam dedikleri büyük tiyatro;sahne bir var bir yok;
kıt olan insan, bol olan sürüler ve kendini bulmaktan
korkan irade... Kuyruğu kıstırılmış bir hayvan gibi
dövünüyoruz; bize , bilinçaltımıza çakılan bir sürü
serseriliği "ahlak-gelenek" gibi taklit ederek azap 
çekiyoruz. 

MELUN

  Ülkemizde, son yıllarda bilime, müziğe, farklı düşünmeye ve eğlenceye “melun” sözcüğü gibi bakılmaya başlandı. Belki de bu çevreler hükumetin aldığı kararlar, atadığı insanlar sayesinde var olan kısılmış sesler, artık korkmadan haykırıyorlar;

Melun; Tanrı tarafından lanetlenmiş olan…

  Fazıl Say, dünya çapında alkışlar, takdirler alan sanatçımız iken, hükumet ona nasıl haddini bildireceğinin muhteşem planları peşinde. Zaten, son zamanlarda “had bildirmek-hesap sormak” modadan öte kültürleştirmek anlayışı içinde yol alıyor. Belki, kanunlaşır da…

  Zeynep Oral kendi köşesinde sanata ve sanatçıya verdiği desteği takdir ediyorum. Fazıl Say için yazmış olduğu, yaşamın içinden yaptığı alıntılar aklı ve vicdanı olan her insan için muhteşem derecede düşündürücüdür;

“ Akit gazetesinin tehditleri karşısında Fazıl Say ne mi yapıyor?

  Söyleyeyim; İki gün önce Bayreuth festivalinde resital. Festivalin Wagner’in 200. yıldönümü için ona sipariş verdiği eseri ilk kez çalıyor. Bestenin adı “ Nietzche and Wagner” …

  Bitmedi; Dün akşam Rheingau Müzik Festivali’nde (Almanya) resital veriyor ve Festival Ödülü’nü alıyor…

  Bitmedi; Ağustosun ilk haftası Menton Festivali’nde (Fransa) Stuttgart Oda Orkestrası’yla konser… Mozart 21. Konçerto ve kendi bestesi; “ Goethe – Divan Şarkıları”

  Kimse kendi kendini kandırmasın dostlarım; ihtiyaçlarımız karşılanırken batının en son buluşlarını en tutucular en önde sahiplenirken, batı tarzı müzikten eğlenceye, elbet bilime, düşünceye yönelirken ise neredeyse “melun” ilan ediliyorlar…

  Geçmiş ile övünmeyi bilenlerin, özellikle Osmanlı İmparatorluğunu insan aklı ile ilimin sonsuz duyarlı ışığı ile irdeleme gibi dertleri yok. Matbaanın geç gelişini, kurulan rasathanenin yıktırılışı, çürümenin, yok oluşun nedenlerini araştırmak gibi düşünceleri hiçbir zaman olmadı; onlar, mehter müziğinin şanlı ilerleyişi ile yola devam ediyorlar; ama batının liderliğinde; ne yaman çelişki…

  Bazı din adamları müzik hakkında fetva vermeye başladı; müziğin yersiz, gereksiz ve yanlış olduğuna dair… Bazıları ise nasıl ve ne şekilde müzik yapılacağının açıklamasını yapıyor…

  Ali’nin, Ethem’in ve diğer gençlerin katilleri nerede? Sayın Öcalan’ı düşündükleri, önemsedikleri kadar ölen, gözleri çıkartılan, yaralanan insanların hakkı, hukuku, acıları düşünülmedi?

 Bilimsel araştırmalarda ağırlıklı olarak öne çıkan ülkeler arasında ülkemizin ismi geçmiyor. Yakınlarında bile değil… İlk 200 üniversite arasında bilimsel makale yayımlamada ülkemiz yine yok…

  Nature Dergisinde yayın yapan en iyi 200 üniversite içinde hiçbir Türk Üniversitesi yok.

  GSMH’den ARGE’ye Aktarılan Katkı; ülkelere göre dağılım sırası yok denecek kadar az. Suudi Arabistan ise hemen bizden sonra, aynı azlık içinde yola devam ediyor. ARGE’ye, gençliğine yatırım yapmayan ülkelerin köleliği, iç karışıklığı, yetersizliği, zalimlerin mazlumları ezdiği gün gibi ortadayken, bütün gün, hak ve adaletten, inançtan, iyilikten, kardeşlikten söz etmek hangi yüksek inanç ve sevginin işidir anlamakta zorlanıyorum…

  Güven Serin

   

Hiç yorum yok: