25 Haziran 2013 Salı

NE HOŞ OLURDU


Kamera; Metin   Seferihisar-İzmir

NE HOŞ OLURDU

  “Ne hoş olurdu; azgın dalgalarla boğuşan denizcileri sakin bir limandan seyretmek…” Yüzlerce yıl önce yaşamış, yaşamı insanlık düşlerini çözümlenemeden, yarım bırakarak kendi hayatına son vermiş şair ve filozof Titus Lucretius Carus böyle seslenmiş, sesleri duymayı unutmuş, kendi kişisel yaşamına dalmış insanlık topluluğuna.

  İnsan duygularında değişen pek bir şey olmadı… Kurnazlığı, kendi yaşamını en kıymetli görüp, diğer insanları öncü diye, kahraman, şehit diye alkışlamayı yine son derece coşku ile sürdürmeye devam ediyoruz.

  Her gün hak ve adaletten söz eden başbakanımızın bile kendi çocukları için yaptığı ayrıcalığı, halkının bir bölümüne seslenirken “benim halkım sizlersiniz” derken, diğer taraftaki halkı hedef haline getiriyor.

  Taksim direnişinden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını görüyoruz. Heyecan ve coşku çok büyük… Gençlik, susamışlığa, açlığa, adaletsizliğe baş kaldırmış… Ülkemizi yöneten, ülke adına her türlü ihtiyaçları karşılanan, altlarındaki zırhlı araçlardan tutun da, geleceklerini garanti altına alacak, çocuklarının, akrabalarının yaşamları en iyi seviyeye gelen bu insanlar, bu ülkenin sunduğu bu güzellikleri, yine diğer tarafa çok görmenin büyük yanılgısı içindeler…

  Saatin gece yarısını çoktan geçtiği zaman içinde kitaplara verdiğim arayı televizyon izlemeye ayırdım. Artık herkes tarafından bilinen, sağduyuyu ilkeli ve dengeli habercilik vereme geleneğini bırakmış televizyon kanalları başbakanın Erzurum mitingini veriyor. Başbakanın sesi, çıldırmış bir insan sesi gibi uğulduyor kulaklarımda.

 Kardeşlerim derken, ben 76 milyonun başbakanıyım derken, değer tarafı yok sayması, o çok büyük, eğitimli gençliği görmeyip, bunlar rahat dursa hiçbir şey olmaz; rahat durmadıkları için su da sıkılır, biber gazı da diyerek, mitinge gelen insanlar üzerindeki tesire dört gözle sarılması; mideme kramplar girmesine neden oluyor…

  Nasıl olur; böyle bir sonu insan kendi kendine neden ister diye düşünmeden edemiyorum… Bu bir son; son çığlıklar gibi geliyor bana. Çünkü bu kadar gerilmeye, bu kadar asılsız iddialara muhtaç bir hale gelen bir yönetici halkının büyük bir bölümüyle yolları ayırmış demektir.

 Gençlik hareketini anlamayan ama günlük yaşam mücadelesi içinde olan birçok arkadaşım, küçük esnaf tanıdığım, hep o bildik soruyu soruyor; “ Bu işin sonu ne olacak? Bu gençlerin direnişi dış destekli diyorlar!”

  Kendi gözlerinizle görün; gidin o gençliğin, o hareketin içine katılın! Dediğimde, sakin liman keyfi çıkartmak isteyen İNSANLARA, söyleyecek bir şey bulamıyorum; çünkü azgın dalgalardan korkuyorlar; yüzyılların korkusu…

  Zahmetsiz bir ülke, bir Cumhuriyet bulmuş olmanın zahmetsiz alışkanlıklarıyla bize çok yakın olan gençlik hareketine, halk direnişine uzak olan insan sesleri acı bir düşünce içende görmeme neden oluyor. Kitapsız, sinemasız, tarihsiz, tiyatrosuz, müziksiz, eğlencesiz hayatların sorgulamaya, öğrenmeye uzak kalışının baş dönmesini yaşıyorum…

 Yine kurtarıcım çağlar öncesinin hiç eskimeyen şairinin, filozofunun sözleri geliyor aklıma;

“ Ne hoş olurdu; azgın dalgalarla boğuşan denizcileri sakin bir limandan seyretmek…”

  İşte tam da şimdi sakin bir limandan azgın dalgalar ile boğuşan denizcilerin yerine Türkiye Gençliğini sakin bir limandan seyrediyoruz; onlar gerçekten azgın dalgalar ile şiddetin büyük gücü ve çıldırmış seslenişiyle boğuşuyor; hem de can havliyle; can ve cananlar yitire yitire…

         Güven Serin
    

4 yorum:

Fatma dedi ki...

Söylenecek söz çok ama siz tercüman olmuşsunuz duygularıma.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Fadiş,teşekkür ederim...

Esin Bozdemir dedi ki...

Bunca zamandır o azgın dalgalar hep üzerimize üzerimize geliyordu!dalganın boyutunu görmezden gelip 'bana dokunmaz' diyenler yanılmışlardı oysa!..Şimdi cesur yürekli gençlerimiz o dalgalarla canları pahasına boğuşmaktalar..ve halâ ne olduğunu anyalamayan acizleri görmek yok mu!..en çok da 3/5 çocuğu dünyaya getirmek isteyenler hep onlar!.sanattan bîhaber miskin, sorgusuz-sualsiz, ruhsuz ve sığ yaşayıp gitmekteler!..

Ama halk uyanmıştır bir kere, her dalgada daha da kabararak çoğalacaktır..zahmetsiz, bedelsiz olmaz..her taşın, her ağacın, her akan nehrin hakkını vermek için mücade başlamıştır!'bu daha başlangıç!' Onlar saltanatı bırakmamak için, halk ise vatanı sattırmamak ve geri almak için mücadelededir..Bu pis oyun ve piyoncularının oyunu bozulacaktır elbet! Okuyan, araştıran, sorgulayan gençlik ve düşünen beyinler ülkemizde ve dünyada olup biten her şeyin farkındadır...

Bu anlamlı yazı için..
Teşekkürler, esenlikler dilerim sevgili Güven..

GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkür ederim Esmir;yüreğimizdeki umutları öldürmediğimiz için;zorbalığın çaresiziz haline boyun eğmeden dik durduğumuz için...