3 Nisan 2013 Çarşamba

YAŞAM BİR BÜTÜNDÜR


Kamera; Güven   Bergama

Viran yaşamlar;eski yaşamlar. Yaşam bütünse eğer,
bizden önceki yaşamlar da bu bütüne etki geder.
Önemsenmeli diğer yaşamlar,viran da olsa kalanlar.


Kamera; Güven  Su Perisi-Bergama Müzesi

Bir el, bir keski ve büyük dönüşüm...


Kamera; Güven    Bergama


Kamera; Metin   Sığacık   Ömer Ağabey ile sohbet zamanı
Şimdi orada olmak vardı; dinginliğin dem yaptığı yerde.


YAŞAM BİR BÜTÜNDÜR

  Geleceğimiz, yarınlarımız, evlatlarımız dediğimiz çocuklarımıza sunulan ezber eğitimlerin iyice kafa karıştırdığı, yaşam bezginliği yarattığı ortadadır. Bu çocuklar kimlere, hangi dünyaya aitler; tam manası ile bunu bile bilmeyen milyonlarca insan var.

  Ulus, vatan kimliğini nazikçe bir kenara koyup, evrensel, üniversal kimliklerin ilmine, sanatına erişmişlerin önünde eğilirim; ama görünen, büyük suskunluğun büyülü tarafındaki insanlar bu guruptan da değiller.

  Bir arkadaşım yakın zaman önce ağırladığı Rus konuğunu çanta hazırlarken nasıl titiz davrandığına, nasıl özem gösterdiğine tanıklık etmiş. Sormuş Rus arkadaşına;

Bir çanta bile bu kadar özen gerektiriyor; niçin? “ Arkadaşı hiç telaşsız cevap vermiş;

Bavul hazırlamayı bile okulda öğrettiler bize! Hangi malzeme ne şekilde, hangisinin yanında olacak, hep bunları okulda öğrendik.”

  Halkını, gençliğini önemseyen ülkelerin hastaneleri de, mahpushaneleri de bizim kadar dolu değil. Onların dolu olan yerleri; tiyatroları, sinemaları ve kütüphaneleri… Ne acı bir teselli değil mi dostlarım?  

  Yaşamı sadece büyük kazançlara endekslemenin, yaşamı sadece ezber kazanımlara, torpillere, devlet kuşu beklemelerine teslim etmenin büyük hüznünü, büyük hayal kırıklıklarını yaşam kültürü haline dönüştürdük. Hâlbuki yaşam içinde bulunan deneylerin doğal istemleri, uygulamaları, seçeneklerin bolluğuyla güzel ve anlamlıdır…

  Yıldız Ecevit Alman şair-yazar Goethe’yi sadece bir yönüyle bile açıklarken, bir ulusun kendi içinden çıkardığı, dehaların, sanatçıların, yazar ve şairlerin ne kadar önemli olabileceğinin de muhteşem hatırlatması çıkıyor ortaya.

Doğadaki sistol ve diyastolun oluşturduğu ritmi, ahlaksal ve sanatsal görüşlerde bütünleştirir Goethe.”

  Sanırım bu kadar cümle bile, bir dehanın muhteşemliği karşısında şaşırtır bizi. İnsan ruhu, insan bedeni, istenirse bir mucizenin gösterimlerini, yazılımlarını, resmini de yapmaya müsaittir. Bu mucizelere gidecek yol; yaşam bütünlüğünden, yaşama merhaba diyen bebeklerin ilk zamanlarından son zamana kadar alacakları yolda, onlara sunulan doğal beslenme becerilerinde gizlidir.

  Japonya, Almanya, Kanada niye farklı, niye daha huzurlu ve daha üretken, daha sağlıklı ve daha gezgin, daha okur, daha meraklı diye araştırmaya bile gerek görmeyen eğitim sisteminin ortaya çıkaracağı büyük sakatlığın altından kalkmak mümkün müdür?

  Yıldız Ecevit Goethe’yi yorumlamaya devam ediyor;

Soluk alma ve soluk verme eylemlerinden birini yeğlemek ne denli olanaksızsa, yaşamın diğer alanlarındaki gerçekleri oluşturan kutuplardan birini yeğlemek de o denli anlamsızdır. Yaşam bir bütündün Goethe için…

  Thomas Mann onun bu yönünü şöyle vurguluyor;

 Onun görüşü tüm var oluşun gerekli ve yetkin olduğundan yola çıkan Spinoza düşüncesine dayanır. İçinde kötünün de iyi kadar söz hakkına sahip olduğunu, amaç ve sonuç endişesinden arınmış bir dünya imgesi oluşturur bu görüş.

 Goethe ünlü eseri Faust ve onun Dr. Faust’u şu cümleleriyle konuşturur;

İki can taşır benim gönlüm.
Ve biri diğerinden hep ayrılmak ister.”

  Yaşam bir bütündür, çelişkiler, anlamsızlıklar, kâbuslar gibi gördüğümüz birçok oluşum; gece ve gündüz kadar ahenkli bir bütünün parçalarıdır.

 Goethe için şöyle derler;

  “ Yaşamın karşısında bilgece gülümseyen şair.”


Güven Serin





 


 



  






Hiç yorum yok: