3 Ocak 2012 Salı

GAMZEDEYİM DEVA BULMAM

Kamera; Güven-Antalya

Buraları güneş kokuyor; kum ve tarih kokuyor.
Buraları sevda kokuyor...

GAMZEDEYİM DEVA BULMAM


 Beyaz tenli kumral saçlı kadın; “kadehimi deva bulamayanlara kaldırıyorum” diyerek, yudumladı içkisini. Yüzündeki anlamlar sık sık değişiyordu. Gülümsediği zaman gamzesi de ortaya çıkıyor çok daha güzel görünüyordu. Bazen, masum küçük bir kız, bazen ellerine demir eldivenler giymiş kızgın bir leydi oluyordu.

 Beyaz tenli kumral saçlı kadının iki kadın arkadaşı da yanındaydılar. Sanki locada oturan iki dinleyici gibi arkadaşlarını önemseyerek dinliyorlardı.

 Birkaç kadeh içkiyi artarda yudumlayan beyaz tenli kadın iyice efkârlanmıştı. Garsonu çağırdı ve çok kısık bir sesle bir şeyler söyledi. Ne söylediği sonradan anlaşıldı; meğer masalarına kocaman bir demet karanfil istemiş. Karanfiller tazeydi ve bildik buğulu kokuları saçıyorlardı etrafa.

 Kadının neşesi iyice demlenmeye başlamış; “satmışım dünyanın anasını be! Satmışım…” Bu sözcükleri birkaç kez tekrarladı. Arkadaşları sevgi ve imrenme ile gülümsüyorlardı ona. O da farkındaydı bu dostluğun…

 Beyaz tenli kadın seyyar dolaşan müzisyenleri yanına çağırdı. Müzisyenler üç kişiydiler; bir klarnetçi, bir keman çalan, diğeri de darbuka çalan müzisyendi. Saygı ve sevinmiş olarak kadının çağrısına koştular.

Kadının ilk istediği şarkı; “Gamzedeyim Deva Bulmam” şarkısıydı. Müzisyenler hem çalıyor hem de söylüyorlardı. Sanki üçü de profesyonel şarkıcı gibiydiler. Üçü de söylemeye başladılar;

“Gamzedeyim devam bulmam/Garibim bir yuva kurmam/Kaderimdir hep çektiğim/İnlerim hiç reha bulmam.”

 Sırası ile istenen ve söylenen şarkılar; Gamzedeyim Deva Bulmam, Agora Meyhanesi, Bu Akşam Bütün Meyhanelerini Dolaştım İstanbul’un ve son olarak da Haydi Abbas Vakit Tamam, şarkıları inanılmaz bir koro eşliğinde söylendi. Üç müzisyene beyaz tenli kumral saçlı kadın ve arkadaşları katılınca, orada bulunanların tamamı mutlu bir sessizliğe gömüldü ilk önce. Sonrası, koro daha da büyüdü; sanki tüm dünyayı içine çekti; evrenin yeni bir dünyası doğmuş gibi mavilik fışkırdı uzaya.

 Beyaz tenli kadın o kadar mutluydu ki yüzündeki gamzesi bile gülüyordu. Müzisyenlere teşekkür edip yüklü bir bahşiş verip gönderdi. Sonra, arkadaşlarına uzun bir nutuk çekmek üzere ilk önce yutkundu, gırtlağını temizledi dalgalanan ve birazda sarhoş olan sesi ele konuşmaya başladı;

Evet, bazen acıyorum kendime! Yaslanıp yürüdüğüm doğrularımla, yanlış omuzlara baş koymuşum meğer! Ben verdikçe isteyen ve hep; 'fedakârlık gerek' diye sineye çektiğim insanlarla kesişti yollarım. Hani yüreğimde taşıdıklarım ağır gelmedi de bana, yorulduğumda, umutlarımı tazeleyecek bir yüreği karşımda bulamadığımda tükendim. Evet, bazen acıyorum kendime. Ruhumda kanayan bu yaraları dindiremiyorum ve aynaya bakınca yüzümdeki; ‘DEĞDİ Mİ?’ diye bakan o acı tebessümü bir türlü içime sindiremiyorum.”

 Bütün bunları izlerken kendi bedenimdeki değişimi gözlüyordum; ılık ılık bir şeyler akıyordu damarlarımdan. Canlı olmanın merakı, tanıklığı, öğrenimi ve hissetmesiyle korkulu bir mutluluk taşıyan ürperti hissettim. Ürpermenin de güzel ve yaşanması gerektiğini; mutlu olmak için birkaç arkadaş ve müziğin, şarkıların ne kadar önem taşıdığını gördüm.

 Eğlenmenin, müziğin, huzurun, hâla ne kadar uzak, ne kadar yasaklı olduğunu hissedince daha bir başka ürpertiye de yaşadım. Bizi biz yapacak özümüzden filizlenmesi gereken sevginin, aşkımızın, hayat felsefemizin ortaya çıkmaması veya yarım-eksik; özürlü bir ağaç gibi büyümesi de düşündürücüdür…

 Eğlence, huzur, düşüncenin oluşturacağı her türlü gelişme daha ortaya çıkmadan gizli eller çıkıyor ortaya. Ve büyük bir gülümseme, bir dünya nefret kokan bir yüz ifadesi ile eğlenen, huzur bulan insanlar boğuluyor; daha onları boğacak eller bedenlerine dokunmadan…

 Güven Serin

6 yorum:

ege dedi ki...

Her zaman, her insan ayrı hikeye derim. Bu da öğle, güzel olmak hemde imrenecek kadar güzel olmak, güzel bir yaşam sunmuyor insana..Suçlasam, gideceğin yola dikkat etseydin diye.Biliyorum ki seçimlerimizi bişeyler etkiliyor ve böylece sürüp gidiyor yanlışlar..İstesende labirente dalmış gibi,kestirmeden huzurlu yolu bulmak imkansız sanırım..Ya da bazı şeylerin yaşanması mı gerekiyor..Çok basit gibi görünen uzaktan,seçimini iyi yapsaydın demek. İstediğin kadar yorum yapmak ne kadar doğru..Yoksa KADER deyip geçmelimiyim..Etkiledi beni GAMZELİ güzel kadın sevgili Güven..Ellerine sağlık..

GÜVEN SERİN dedi ki...

Merhaba Yıldız. Gamzeli Kadınlar güzel,alımlı oluyorlar:)) Aslında her canlının bir hikayesi; kendi yazdığı bir defter var ama kiminin yaprakları ağzına kadar dolu, kimi boş...Yaşam muhteşem terhcilerden ibaret; bazen hiç hak etmeyene tonlu saygı sunulur; sonra geri alınmak üzere. :)) Bazen, çok kenarda yaşar; ama tabiat verir bizim vermediğimiz saygıyı, sevgiyi.

Teşekkürler.

Hamiyet Akan dedi ki...

Ah hayat bir ince ip üzerinde yürümek gibi ve insan çözülemeyen bir bilmece...

Selamlar, iyi akşamlar Güven

GÜVEN SERİN dedi ki...

Merhaba; hoş geldin Hamiyet. Güzel bir bilmece! :)) İnsan...

ruma dedi ki...

Hello, Guven.

  Your heart warmth dissolves winter cold.
  Thank you for your visit.

  Good departure of one year.

I can hardly wait for the spring, ruma ❃

GÜVEN SERİN dedi ki...

Thank you Ruma. Fine home country to salute.