24 Ağustos 2011 Çarşamba

GARP CEPHESİ

Kamera; Güven-Anıtkabir-Ankara
Hiçbir gerekçe savaşı haklı kılmaz; söz konusu savunduğun
şey vatan,namus ve onurun değilse...

Kamera; Güven   - Anıtkabir
Türk Kadını; her yerde var. En acımasız savaşların
tükenme aşamasında bile taptaze ve yine var.
Türk Kadını; en büyük hakkı, benliği, onuru Cumhuriyet
ile kazandın ama Cumhuriyeti bu kazanımlar içinde
ne kadar koruya biliyorsun?..


Kamera; Güven Anıtkabir-Ankara
"YURTTA SULH, DÜNYADA SULH"
   Mustafa Kemal


Kamera; Güven-Anıtkabir
"ulusal benliği bulmayan uluslar, başka milletlerin
avıdır."
Mustafa Kemal

-Anıtkabir
Savaşa, öfkeye,hileye,kurnazlığa adanmışlık
tabiatın sunacağı ve insanın ortaya
çıkaracağı muhteşem güzellikleri asla
veremez. Tam aksine, barışa, sevgiye, aka, ilime,
sanata adanmışlık; isana sunulan gizemi muhteşem
huzuru, aşkı verecektir.

GARP CEPHESİ



 Garp Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz’ün Türkiye’nin onuru, halkımızın kurtuluşa giden yoldaki kahramanı Mustafa Kemal ile çok önemli anıları vardır. Birlikte okumuşlar, milletin kaderini birlikte yaşamışlardır.

 Asım Gündüz Kuleli İdadisine Kütahya Rüştiyesinden gelmiştir. Mustafa Kemal ise Manastır’dan gelmiştir. Asım Gündüz anılarında; “ Bizler yalnız derslerimizle meşgul olurken, Manastır İdadisinden Harbiye’ye gelen arkadaşlarımız daha çok uyanık, daha çok batıya dönüktüler. Onlar derslerinin dışında memleket meselelerini de tartışıyorlar, bu konuda fikirler öne sürüyorlardı. Mustafa Kemal’de bunlardandı.

 Mustafa Kemal, daha Harbiye’de öğrenim görürken şöyle konuşurdu; ‘ Milletleri uyandıracak olan fikir adamları, Devlet adamlarıdır.’” diyordu.

 Saray gülünç duruma düşmüş, kendini kurtaracak halde değildi. Millet viranlığın içinde, sudan çıkmış balığın son nefesini verir gibiydi. Asım Gündüz anlatmaya devam ediyor;

“ Mustafa Kemal her fırsatta bizlere konuşmalar sunuyordu. Bunlardan birisi de; “ Bulgaristan’ın bir milli şairi vardır. Bu şair, Bulgarları kurtuluş hareketine, silkelemeye çağırmıştır. Milletine, tarihine âşık olan bu sanatkâr kısa zamanda kitleye hâkim olmuş, şiirleri halkın arasında dilden dile dolaşmaya başlamıştır.


 Sırpların da gözü görmeyen bir şairi vardır. O da aynı yoldan yürüyerek milletine Milli duyguları, istiklal fikrini aşılamıştır. Şiirlerinde Miloş Koploviç’lerden, Sultan Murat’tan bahsederek toplumun hafızasına milliyet fikirlerini yerleştirmiştir. Onun bir şiirinde Sultan Murat’ın şu sözleri vardır;
‘ Hıristiyanlara zulüm etmeyiniz. Zulüm ve istibdat saltanatı ve hâkimiyeti parçalar.’

 Bütün milletlerin böylesi çırpınan aydınları vardır. Bizim de bir Namık Kemalimiz var… O, Türk milletinin yüzyıllardır beklediği sesi verdi.”

Mustafa Kemal daha öğrenip görürken milletimiz için, aydınların, şairlerin, yazarların önemini anlamış; bu önem sayesinde tüm ömrü boyunca sanatçılara önem vermiş ve yakın olmuştur.

 Bu dahi, kazanılacak hürriyetin sadece silah, top-tüfek ile yaşayamayacağını kurtuluş mücadelemiz başlamadan önce anlamıştı. O yüzden daha Harbiye’de okurken başka milletlerin şairlerinden, yazarlarından söz ediyordu.

 Bir millet kendi içinden çıkardığı yazarların, şairlerin önemi: depremleri ölçen sismograflar, denizaltılara yol veren sonarlar, uçaklara uçuş sağlayan radarlar kadar değerlidir. Onların sezgileri o kadar hassastır ki aynı hassaslık taşıyan duyguları ile söz olurlar, mısra, ışık, cesaret, ümit olurlar…

 Biz, bizliğimizi, millet milletliğini sıtma nöbetleri içinde yaşarken, bir kış günü 11 Ocak 1905, içlerinde Mustafa Kemal’in de bulunduğu Harbiye öğrencileri okullarını bitirirler. Onları bekleyen acıların deryasına bir kurtarıcı gibi ilerlerler.

 Kurtuluşa giden yolda zalim devletlerin kibirli güçlerini yenmek, içteki uyuyan uyanıkları da püskürtmek için kaybedilecek zaman yoktu. Sonu nasıl olsa esaretle bitecek bir savaşın yangını ile beslenecek, büyüyecek ve zamanı geldiğinde bir milletin var oluşunu, yok oluştan çekip alacak insanların savaşıydı bu savaş.


Mustafa Kemal, viran milletin savaşlarla geçmiş yakın tarihinde Kurtuluş Savaşının dumanları tüter, hürriyetin ümitleri yeşerirken; “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.” Demiştir.

 Asım Gündüz Kurtuluş Savaşını yaşamış, Mustafa Kemal’i her durumda tanıma, anlama ve sevme fırsatını gönüllü olarak yaşayan onurlu bir askerdir.

Hatıralarında o zaman, yine kendi kaleminden dinleyelim;

“ Sakarya, bir milletin vatanı müdafaa için bulabileceği son çareydi, haysiyet ve kanıyla terkip edebilmenin zafer destanıdır. Ve onun tek yapıcısı; Mustafa Kemaldir.

 Şunu unutmamalı ki, Mustafa Kemal, canı kadar aziz bildiği her vatandaşının kanını vatan savunması için isterken, kendi öz varlığından büyük bir şey kaybetmenin acısını duyan bir insandı. Şefkatli, merhametli, müsamahalı, duygulu, affetmesini bilen, asla kindar olmayan bir insandır.”

 Vatana ve o vatanın milletine inanmak, güvenmek, insanın ruhunda saklı tuttuğu erdemin, o insanın vücudundan yeşermesidir. Vatan ve millet, hilelerle, cehalet ile korku ile savunulamaz, yaşatılamaz…

Güven  Serin
















8 yorum:

Ege dedi ki...

“ Bizler yalnız derslerimizle meşgul olurken, Manastır İdadisinden Harbiye’ye gelen arkadaşlarımız daha çok uyanık, daha çok batıya dönüktüler. Onlar derslerinin dışında memleket meselelerini de tartışıyorlar, bu konuda fikirler öne sürüyorlardı. Mustafa Kemal’de bunlardandı.
..........................
Bu cümle bana bir tanıdığımın çocuğu yatılı kuran kursunda yetişiyor. Bir Bayram günü ziyaretlerinde hayretle izledim çocuğun hallerini..Gözler yerde baş ve bel eğik kambur gibi ve kendinsini ifade etmekten bile yoksundu ne kadar üzülmüştüm..Bu cümleler bana işte fark dedirtti.NEDEN ? Neden böyle? Bunlar gibi binlercesi yetişiyor o kuran kurslarında yaşam sadece ibadet sonra ölüm değilki yaşarken en kutsalı Vatanımız korumak,idare etmek gibi sorumluluk içinde yetişmeli çocuklar..Ve gördüm ki çoğu bunalım içimde..Veee kendi cemaatlerinden olmayana hiçte merhameti olmayan kesim..Korkutucu..Sanat için Yahya Kemal`lere..Vatan için Mustafa Kemal`lere çok ihtiyacımız var..Her eğitim verilen yerler bu amaçı ilke edinmeli, din dersleriyle beraber sanat ve siyaset..Tahmin ediyorum ki o bunlımda ki çocuklar birazda sanata yönlendirilseler başları ve bedenleri dik daha üretken daha yararlı bireyler olacaklar..

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkür ediyorum Ege; samimi irdeleyişin, gerçeklerin en taze gerçeklerinden haber verişin; çok acılı bir besinden öte... Keşki, bu acılı besin; faydanın, yararın besini olsaydı. İnsan denen canlı, yeterince hür düşünemiyor, düşleyemiyor ve insanlaşma yolculuğunda yanına, ilmi,sanatı, sporu, felsefeyi alamıyorsa; hangi din ile beslenirse beslensin; ayağığına,boynuna ve vicdanına takılı büyük zincirleri kıramayacaktır; upuzun saatlerin kısacık yaşamlarında...

Dünyamızı dolduran büyük insan topluluklarının çok büyük kısmı; dindar ve dinle uğraştığı halde; bu kadar acılar, hillebazlıklar, yağmalar yaşanması; korkunç derecede düşündürür beni.

Halbuki aklı açık, vicdanı net birisi; dinlere de fayda sağlar, dinden öte tüşünenlere de.

Adsız dedi ki...

Yazını okurken içimden o büyük kumandan karşımda olsaydı ne derdim diye bir soru geçti.Ona derdim ki Vatan sana minnettar.(Ama milletin beynini yıkadılar.)Ege'nin yorumu içimi acıttı.Nasıl geldik bu hale.Sanırım derin derin uyumanın acı bir uyanması olacak.Kişilikl,aydın,bilgili ve gururlu insanların ülkesi olmak için daha çok çalışmalıyız..Uzun ve zorlu bir yolumuz var.
Bayramdan sonra görüşmek üzere iyi bayramlar dilerim.

Unknown dedi ki...

How a great museum. Big country, rich in history, you have to show the world.
In my life have I seen such a large museum. Beautiful.Incredibly.
It would certainly like to see.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Günaydın Ruhgezgini. Yoktan varedilen, varken yok edilen toprakların insanlarıyız bizler. Bazen, varken bile sevinemiyorum. Yok olanları, kaybedilen kültürleri, derisi ve inancı ne olursa olsun diğer insanları düşünüyorum da; hâla niye kaybettik, "esas" sorun neydi diye düşünmekten korkuyoruz. Düşünmek,sadece düşler için değildir! Düşünmek, geçmiş ile geleceğe uzanan bugünü kaharamanca ve erdemli bir şekilde yaşamaya çalışmaktır. Ne geçmişin günahlarından-ayıplarından korkalım; ne de faziletleri ile kendimizi kibirle yükleyelim.

İyi bayramlar diliyorum.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Ruzmarinka Hello. You're right, the Mausoleum is a large museum. Mustafa Kemal Ataturk and Ismet Inonu (our national heroes) lying in them forever. In terms of architecture, should be seen as spiritual. In particular ... this place, our capital, Ankara.

Begonvilli Ev dedi ki...

Ne günler görmüş bu ulus ve maalesef ne günler görüyoruz...Söylemek istediklerimi Ege söylemiş zaten. Sonuna dek katılıyorum. Mustafa Kemal'i ve kader arkadaşlarını düşününce minnet duygularımın yanında mahcubiyet de duyuyorum ulusum adına.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Her şeye ilgi duyan gereksiz yayın-basın;Bu ülkenin kaderini değiştiren ve kaybetmekten yok oluşa; tükenişe giden halkın başarısından haberleri yok herhalde.

Zafer Haftası, talihsizliği kıran, çürümüşlüğü neşter ile kesen usta bir cerrahın da hikayesidir aynı zamanda. Kurtuluşa giden muhteşem zekanın, inanmışlığın hikayesi...

Kaybettikleri savaşı, 10 bin km uzaklığı göze alan Anzaklar; Gelibolu'da her yıl muhteşem bir kutlama yapıyor. Neyin kutlaması? Elbette, kendi gençliğine ekebilecekleri tazeliğin, ulusal bilincin;kaybettsek de, onurla savaştık diye anlatmanın kutlamaları...

Devrimleri azmedemeyen azımsızlar; böyle güzel bir haftadan yokmuş gibi davranmaları; korkunç bir gafletin soysuz bir yüzüdür.