8 Ağustos 2011 Pazartesi

BİR DAMLA GİBİ SÜZÜLDÜK İSTANBULA

Kamera; Güven  Sabancı Müzesi
Kiklad Heykelcikleri(İdoller)
Binlerce yıl öteden süzülüp de
gelen sanat eserleri.
Sanki, onları yontan ellerin bedenleri
yanı başınızda; görüyor musunuz?

Kamera; Güven  Sabancı Müzesi-İstanbul
Kiklad ve Anadolu kültürü sentezine
hoşgeldiniz efendim. Buyrun; lütfen önden
buyrun.


Emirgan-İstanbul
Her gezginin benim gibi sağ ve sol kolları olmalı.
Sağımda Tamer Kaptan. Solumda
İlyaz Bey. Tabiat da sağlık sunmuş;
satmışım dünyanın anasını da, babasını da
uleeen:)) Elbette bu bir şakadır dostlar;
beyefendilik, ağır adalık var azcııık :))


Kamera; Güven Sabancı Müzesi ve Boğaz
Masal dünyasına hoşgeldiniz. Muhteşem bir
masal var; gerçeğin hemen yanı başınızrdan
aktığı bu diyarda...


Kamera; Tamer Kaptan-Sabancı Müzesi Bahçesi
O. Stıchlign-BERLİN
Bahçnin tadını muhakkak çıkarmalı; yoksa
yavan kalır bu güzel yemek.

Kamera; Güven  Sabancı Müzesi
(Atlı Köşk)
Biliyorum siz şimdi atı merak ettiniz. Hemen
aşağıda, binicisini bekliyor.


Kamera; Güven   Sabancı Müzesi
(Atlı Köşk)


Rahmi Koç Müzesi-İstanbul
Dostlarım ile kahve molası.
Dostlarımı çok seviyorum; her kes kendi
hesabını ödüyor ve geziler yük olmaktan
çıkıp kültürleşiyor. :)) Böyle dostlar;
her eve lazım...


Kamera; Güven Rahmi Koç Müzesi-İstanbul
Antika Taksiler

Kamera; Güven Rahmi Koç Müzesi
Atlar, faytonlar...

Kamera; Güven R.Koç Müzesi
Kağnı ve Taliga
Yediyordu Elif kağnısını
Kara geceden geceden
Sanki, elif elif uzuyordu, inceliyordu,
uzak gecelerin acısıydı gıcırtılar,
inliyordu dağın ardı yasla,
her bir heceden heceden
F.Hüsnü Dağlarca


Kamera; Güven R.Koç Müzesi
Kayıklar
Eros
Adalar denizi
köpüklerin gemisi
düşlerinin martıları
seren direğinin tepesindeki
gemicinin
dalgalandırdığı şarkı
Işıkla dalga
yeniden canlandırıyor gözleri
hayatın uzakları gören
yelken açtığı
Hayata-

Kamera; Güven Rahmi Koç Müzesi
Bir yanda parçalanmış teknem durur
Sert tütünüyle gün bir yanda
Kara yakındı önce, hem de çok yakındı
Elimi uzatsam tutardı ama
Yalnızlıktır denizin tek yasası
Bütün ölüler unutulur
Yaşayanlar kalır tek başlarına.
M.Cevdet Anday

Kamera; Güven Rahmi Koç Müzesi
78 yıl öncesine ait bir tabela. Bir esnafın
kim bilir yıllarca çalıştığı dükkanda,
kaç bin insanın ağırlandığı, "yine beklerim"
denip, demli çayların, kahvelerin
içildiği, muhteşem zenginliklerin ve
reklamların insan ruhunu ele
geçirmediği zamanlar...


Kamera; Güven Rahmi Koç Müzesi
Uzay Küresine gitmeli ve Uzay yolculuğuna
çıkılmalı. O zaman, bizim şehrimiz, hemşerimiz,
ülkemiz demek yerine BİZİM DÜNYAMIZ
deriz; dünyayı ve bizi öldürmeden...

BİR DAMLA GİBİ SÜZÜLDÜK İSTANBULA



 Saat 05,00’ı gösterirken süzüldük; Tekirdağ şehrinin şafağından. Bir yaz günü erken kalkmanın önemi büyüktür. Uzun günü daha uzun ve daha üretken bir yaşanmışlık hatıraları içine alırsınız. Tabiatın durmayan coşkusu, evrenin bitmeyen yolculuğu gibi yolculukları olmalı insanın!

 Bir İstanbul günü daha yaşandı. Upuzun bir gün… Ramazan ayı nedeniyle mi, tatile giden İstanbulluların çokluğundan mıdır bilinmez; bindiğimiz halk otobüsleri, taksiler İstanbul’un çok az rastlanan tenhalığında büyük mutluluk içinde yol aldılar.

 İlk durağımız Emirgan. Sabancı Köşkü(Atlı Köşk) oldu. Özel müzeciliğin öncülerinden olan Sabancı Müzesi bu sefer M.Ö. 3. Bin’de Kiklad Adaları ve Batı Anadolu Medeniyetlerine kucak açmış. 15 Türk müzesi ve Yunanistan’dan gelen eserler; geçmiş ile bugün arasında bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar. 28 Ağustosa kadar sürecek sergi, arkeolojiyi sevenler, geçmişin efsanelerine ili duyanlar için görülmeye değer.

Bu serginin ismi de çok ilginç. Ve de çok manalı. İsmi; KARŞIDAN KARŞIYA!

 Yunanistan sınırları içinde kalan Kiklad Medeniyeti ile o dönemin Anadolu Medeniyetlerinin eserleri ile yan yana; karşı karşıya geliyorlar. İnsan ruhunun baskısı, hayal gücü, üretime isteğine, taşa, mermere kendi ruhlarından süzülmüş.

 Sabancı Müzesinin Karşıdan Karşıya sergisine Türkiye müzelerinden getirilen eserlerin yanında Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi, Kiklad Sanat Müzesi de ödünç verdiği eserlerle katkı yapmışlar.

 Sabancı Müzesinden günün taze saatlerinde en önemli öğretisi Kiklad Medeniyeti ve eserlerini tanımak oldu. Sanki o zamana kadar hiç yaşamamış bir medeniyetin temsilcileri(sanatçıları) ile el sıkıştım. Beş bin yıllık tarih kokan eller ile el sıkışmak da çok özel bir duygu çeşidi…

 Müzenin en ilginç eserlerinden birisi de aslına uygun yapılan 14 metrelik bir Kiklad teknesini yakından gördük. O günün Kiklad teknelerinin modeli, ahşap kokan tekne ile burnum ve oradan beyin hücrelerimin yosun kokuları ile dansı gibi bir şey oldu bana.

 Gezinin Kiklad yolculuğu Kiklad sanatı, sanatçıları, soyut heykelcikleri(idol) görüntüleri içinden süzülüp boğaz yürüyüşüne; İlyaz Bey ve Tamer kaptanın da birlikteliği ile günün fazla sıcak olmayışının esintisi de bir araya gelince; ruhun bedene sunduğu yeni bilgiler, görüntüler, kendi heyecanını tüm hücrelerimizde hissettik.

 İnsan denen canlı tabiatın ayrılmaz bir parçası. Ve tabiatı güzel yapan, muhteşem hale dönüştüren en önemli gerçek; değişimler, renkler ve hareketler. İşte, gezen, gören, öğrenen insanla, gezmeyen, öğrenmeyen ve duran insan arasındaki korkunç gizem-uçurum burada kendini gösterir bize…

 Karşıdan Karşıya olan gezimiz bitmişti ama boğaz yürüyüşümüzde Avrupa kıtasından Asya kıtasına, karşıya bakarken de karşıdan karşıya hayallerini; görüntüler; işgal edilmiş tepeler ve güzel yalılar; o yalıların ardına gizlenmiş efsaneler ile birlikte harmanladık.

 Boğaz yürüyüşümüz bitince, bir başka öncü müze olan; müzeciliğin Generali olan Rahmi Koç Müzesine gittik. Haliç kıyısındayız. Tarihin içinde, tarihin karşısında ve tarihin bugünkü tüccar ve yapay düşünceye bir şeyler anlattığı o yerdeyiz.

 Sabancı Müzesinden öğretilerle ayrılmama rağmen içimde bir burukluk kaldı. O da Sabancı Müzesindeki heyecanın azalmasından dolayıdır. Ama Rahmi Koç Müzesindeki değişim, heyecan; o burukluğumu dengeledi. Bu müze hâla büyüyen bir genç kız gibi; tazelik, yenilik, güleçlik saçıyor.

 Türk insanında ki gelişmeler; bilgiye, sanata, bilime, eğlenceye, felsefeye, müzeciliğe dönüşümünün tüm kanıtlarını Rahmi Koç Müzesinde arayıp bulabilirsiniz. Yeni, yepyeni keşifler için bulunmaz bir müze! Denizlere açılma gibi hayalleriniz varsa, göklere tırmanma, uçma gibi düşleriniz sizi kamçılıyorsa, antika otomobil, motosikletler, faytonlar, fizik kuralları, uzay sizin için bir anlam taşıyorsa; bu müze sizin için bulunmaz bir dünya olacaktır.

Aristokrasinin şehirler, ülkeler için ne kadar önemli olduğunun da düşüncelerini iyi irdelemek gerekir…

 Rahmi Koç Müzesinden çıkarken Haliç’in karşı kıyısında tarihi yarımada da, Mimar Sinan’ın Süleymaniye Camiine tebessüm edecek, Piyer Loti tepesine bakarken, Aziyade’nin aşkının gerçek mi masal mı olduğunu bir kez daha irdeleyeceksiniz.

 Müzeden çıkarken, bereketli ve devasa bir ormanın içinden ayrılırken bin bir unutulmazlıklar taşıyor gibi birçok nesnenin hatırası, üzerindeki ruhların anıları sizle beraber olacağı doğrudur. Ama bir anı daha var ki, o da “uzay küresi” uzay küresine gitmeyi asla unutmayınız. Uzayın 35 bin metre yukarısına, uzay merdiveni ile tırmanacaksınız. Oradan da uzay teleskopu ile uzayın derinlerine, saman yolumuza, yeni doğan yıldızlara, patlayan ölen yıldızlara insanı ürküten bir neşe içinde bakacaksınız…

 Bir damla gibi süzüldük İstanbul’a. Tıpkı, derelere, ırmaklara, denizlere ve ruhlara süzülen damlalar gibi; hayatın içinden başka hayatlara doğru…

Güven Serin





















8 yorum:

Begonvilli Ev dedi ki...

Özledim İstanbul'u...

Arzu Sarıyer dedi ki...

İstanbul ve müzeleri böyle güzel dostlar görmüş müdür?...Selamlar güzel İstanbul'un güzel dostlarına ve dostluklarına...

GÜVEN SERİN dedi ki...

İstanbul; özlenesi,özlenecek bir şehir... Sanırım buluşma zamanı gelmiştir artık:))

GÜVEN SERİN dedi ki...

Arzu öğretmenim; dostluk ve güzelikle dolu yüreğinizden gelen esintiyi aldım ve baş köşeye koydum.

Teşekkür ediyorum; dostlukların kalıcı yelkenlisine binmiş olanlara...

Unknown dedi ki...

Instanbul. The only city in the world on two continents. So interesting, so much history, so many stories. I need to immediately visit Istanbul :)

GÜVEN SERİN dedi ki...

Ruzmarin You're right. Istanbul, a city special. Every hill, every corner, there is a different story. Yes, you should see in Istanbul.

Bengi Özkan dedi ki...

Sabancı Müzesini mutlaka hafta sonu görmeye gideceğim...

Kiklad'ları çok merak ettim...

Sevgiler,

Bengi

GÜVEN SERİN dedi ki...

Bengi, çok güzel bir karar verdin. Git. Gör. Sindir. Ve imbikten geçmesi için, demlenmesi için zamana bırak:))

Bazen, çok yakınımızdaki devinim, değişim anlam ifade etmezken, bazen yüzyılların, binlerce yıl ötesinin sıradan gibi görünen uğraşları duygulandırır merak taşıyan insanı...