31 Mart 2010 Çarşamba

KIRKİKİNDİ MESİRİ

Kamera; Güven-KIZ KULESİ

Hikayesi hiç betmeyecek olan sanki onsuz
boğaz boş kalacakmış gibi duran; harika
kule; restore edilmiş halde,sizleri bekliyor.
Üskadar'dan küçük tekneler kişi başı 5 TL
ücret karşılığında getiriyorlar.
Gidilmeli,görülmeli ve bize ait olan
dokunulmamış bakir hayallerin içine,
düşlerin en güzeline girilmeli... :))
Kamera; Güven
Kulenin basamaklarına atacağınız
her adım sizi biraz daha yaklaştırcaktır!
Nereye mi? Elbette dokunmaktan
korktuğunuz sadece efsane olarak
kabul ettiğiniz düşlerinize.
Dokunun lütfen! Tozlu düşlerinize
korkmadan dokunun!
Hayalperestlikten korkun; hayal
kurmaktan değil :))
KIRKİKİNDİ MESİRİ


Mesir Macunu deyince akla gelen ilk yerlerden birisi de Manisa’dır. Osmanlı İmparatorluğunun Şehzadelerinin yetiştiği şehir! Geçmişteki önemi oldukça büyük! Tam tamına 460 yıldan bu yana kutlanan mesir şenlikleri bu yıl, Mart ayı içinde de kutlandı. Ağır konuklar vardı. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve eşleri de oradaydılar.

Gelenekleri öğretici bir eğlence içinde şenliğe, turizme çevirmek; şehirleri oluşturan halk ve esnaf için oldukça önemlidir. Bu sayede şehirlerin tarihi, folklorik güzellikleri de tanıtılmış olur.

Kırkikindi Mesiri Şenliklerinin 460. Cumhur Başkanı Abdullah Gül, eşi Hayrunisa ve Bülent Arınç, Manisa Valisi ve Belediye Başkanını eşlik edildiği törenlerde tonlarca mesir macunu halka; ilk yıllarda olduğu gibi dağıtılmış. Ama bu sefer, ilk başlangıç yıllarında olduğu gibi; camiden atmak yerine otobüs üzerinden ve makam olarak ülkemizin en tepesinde bulunan Cumhurbaşkanı tarafından dağıtıldı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de söylediği gibi; “ Böyle bir şeyi ilk kez yaşadım. Bir rüya gibiydi. Halkımız ile birlikte yürüdük. Ve çok uzun yıllardır uygulanan bir geleneği uygulamak, beni oldukça mutlu etti.” diye duygularını dile getiren Gül; yağmurun başlamasına aldırmayarak; “ Rahmet Yağıyor” diyerek mesir macunlarını ; “Şifa Niyetine” diye dağıtmış.

İçinde 41 çeşit baharatın bulunduğu mesir macunu; şifa niyetine, şifa bulmak adına yapılmış. Yıl 1540 Yavuz Sultan Selim’in annesi Hafsa Sultan Manisa’da hastalanır. Hastalığa çare bulunamayan sultanın adına Manisa’da yaptırılan Sultan Camii Medresesi başına Merkez Efendi getirilir. Merkez efendi, bitki ve baharat karışımı macun hazırlar. 41 çeşit baharatın karıştırılmasından hazırlanan macunu yiyen Hafsa Sultan iyileşir. O günden sonra hastalara mesir macunu verilmesini emreder. O gün, bugün Manisa’da düzenlenen Mesir Macunu törenleri halkın büyük ilgisi ile devam ediyor.

İçinde hak varsa, sevgi, heyecan, ümit ve eğlence varsa; bir oluşum, faaliyet; yüzlerce yıl yaşıyor. Yani neredeyse ölümsüzlüğü yakalamış oluyor. Şehirlerin gülen yüzleridir şenlikler. Gülümseyen, ümitleri tazeleyen, öfkeleri dindiren yüzleridir…

Manisa Kırkikindi Mesiri Şenliklerini ulusal gazetelerimizden birisi oldukça detaylı vermiş. Ve çok önemli iki şahsiyetin de mesir macunu dağıtırken fotoğraflarını yayınlamış. Haberi okurken, halkın heyecanını, Cumhurbaşkanının heyecanını oradaymış gibi yaşadım. Fakat aklım fotoğraflarda kaldı!

Üç ton mesir macununun dağıtıldığı şenliklerde açılışı töreninde Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın fotoğrafları oldukça çelişki oluşturmuştu. Siyah ile beyaz gibi! Hoşgörü ile Öfke gibi! Gülmek ile ağlamak gibi…

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mizacı gereği gülümsemeyi, hoşgörüyü daha fazla uyumlu görünmeyi ve yaşamayı benimsemiş bir insan. Bülent Arınç ise tam tersi, ne kadar gülmeyi, hoşgörüyü benimsediyse; o kadar da öfkeyi, yüksek heyecanı ve keskin sözleri kullanan bir karaktere sahip.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de, Bülent Arınç’da iki eski dost, arkadaşlar. Siyasetteki birliktelikleri eskiye gidiyor. Birlikte kim bilir ne yollar yürüdüler, ne kavgalar, yorgunluklar verdiler.

Her partide bulunması gereken iki ayrı karakter! Belki de her şirkette, her kurumda olması gereken iki değişik insan! Birisi hoşgörüye daha yakınken, diğeri tedbire, disipline ve tabanı korumaya, kollamaya daha yakın. Birisi daha Avrupa yüzümüz olurken, diğerimiz daha Asya yüzümüz oluyor.

Bu fotoğraflardaki ilginçlik neydi ki, 41 kere maşallah diyeceğimiz 41 çeşit baharattan yapılan mesir şenliğinin de önüne geçti? Elbette mesir macununun önüne geçemez. Ele ele “Şifa Niyeti”ne yeniyorsa; çıkmadık candan ümitler kesilmediyse; bolca mesir yemenin hiçbir zararı yoktur. Yiyene, afiyetler ola. Yemeyen de, en kısa zamanda mesir macunu siparişlerini tez elden versin!

Ben yine mesir macunlarının “Şifa Niyeti”ne dağıtılış törenlerinin fotoğraflarına geliyorum. İlk fotoğraf otobüs üstündeki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün fotoğrafı. Basın ordusu onu fotoğraflamak ile meşgul, gökten rahmet yağarken Abdullah Gül, mesir macunlarını fırlatıyor. Aynı çiçek atar gibi. Sağ eliyle çok az bir kuvvet harcayarak; elini yukarı kaldırmadan, elini iterek atılan mesirler; renkli ambalajları içinde; “Şifa Dağıtmaya” yol alıyorlardı.

İkinci fotoğraf ise Bülent Arınç’ın fotoğrafıydı. Beden dili insanın gerçek aynası olmalı! Hüznü de, merhameti de ve rakiplerini acımasızca eleştiriyi de iyi bilen Arınç; Cumhurbaşkanımızın tam zıddı bir poz vermiş. İnanılmaz bir çelişki vardı iki fotoğraf arasında. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın halka dağıttığı mesir macunlarını tam da atarken çekilmiş olan fotoğraf; Bülent Arınç’ı anlatıyormuş gibi; sert bir ifade ve olanca şiddeti ile rakibe atılan bir taş gibi, sağ kol geriye kaldırılmış ve oldukça güç alınmış. Fırlatılacak olanlar mesir macunu değil de, bir top güllesi, bir taş sanki!

Öyle sanıyorum ki bu fotoğrafları gören Cumhurbaşkanı kendi fotoğrafına, duruşuna, gülüşüne bakıp; o anki yaşadığı rüya gibi olan şenlikleri yine hoş bir hatıra ile anacaktır. Ama aynı fotoğrafın kendi olanına bakan Bülent Arınç oldukça kızacak; “ Bir kısım medyanın kasıtlı işitir.” diye yine keskin sirke misali; hatıralarda kalacak laflar edecektir…

Ben Bülent Bey’in fotoğrafına bakarak; kızgınlığı, hoşgörüsüzlüğü anmak yerine; Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün fotoğrafına bakarak; hoşgörüyü, barışı, sevgiyi düşünmek istiyorum!

Manisa halkının 460. Mesir Macunu şenliklerini kutluyor, ŞİFA NİYETİNE; Afiyetler Ola diyorum.

Güven

6 yorum:

Arzu Sarıyer dedi ki...

Mesir macunu ve Merkez efendi.Mesir macunu geleneği sürdürülürken,sözünü ettiğin muhteremler macun reklamı kadar Merkez Efendinin felsefesini hoşgörüsünü,sevgisini keşke anlayabilselerdi.selam ve sevgilerimle dostum.

aikon dedi ki...

Sizi çok iyimser gördüm ....ben bu kadar iyimser olamıyorum ,

ayşe dedi ki...

Ne siyaseti, ne siyasetciyi severim. Ben her yazınızda tarihi yeniden yaşatırcasına resimleri ve onlara yazdığınız güzel yorumlara hayranım dost.Ellerinize, emeğinize sağlık sevgilerimi bırakıyorum sayfanıza..

bilge dedi ki...

ben işin siyaset yanına bakmıyacağım ama şifa niyetine dağıtılan yüzyıllardır sürdürülen mesir macunu şenlikleri benim için çok önemli ülkemizin topraklarında yetişen okadar çok bitki varki hepsi bir şifa kaynağı dün köyden döndüm bahçe de okadar çok ayrık otu vardıki bahçemizin işlerini yapan bir köylüm ayrık otunun kireçlenmeye iyi geldiğini söyledi ..bahar kokularının coşkusunun her yana yayılması dileğiyle...

Hamiyet dedi ki...

Mesir macunu iyi hoş faydalı şey elbet, yazında anlatımında harika elbet ama ben kız kulesinde takılı kaldım :) Yaşadığım semtten bir parçayı burada bulmak pek hoşuma gitti. Güven fotoğrafların beni nasıl mutlu etti bilemezsin. Eline, koluna, gören gözlerine ve her yerine sağlık :)
Sevgiler...

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Bahsettiğin her iki zat'a değinmeden geçeceğim :)) Anneannemler Manisa'nın ilçesi Akhisar'da otururlardı Güvenciğim.Ve dolayısıyla benim bir ayağım hep oradaydı.Akhisar eski garajı çarşının içerisindeydi.Garajdan iner inmez çarşıya salınır ilk işim içinde çeşit çeşit renkli kağıda sarılmış paketler içindeki mesir macunu almak olurdu.Bayılırdım,hala da bayılırım. Selam olsun o günlere.
Sevgilerle arkadaşıma.